Ana SayfaKültür SanatEdebiyat20 güzel şiiriyle anlamı...

20 güzel şiiriyle anlamı büken bir şair: Özdemir Asaf

Özdemir Asaf, sözü kavrayış biçimi ve vuruculuğu ön plana çıkarmasıyla pek çok şiir sever tarafından sevilmiş ve günümüzde geniş bir hayran kitlesini kazanmış. Şiirlerindeki sadelik ve sözcük seçimlerinin basitliğine rağmen büyük anlamlar başarabilmenin adıdır biraz da Özdemir Asaf“Bir kelimeye / Bin anlam yüklediğim zaman / sana sesleneceğim” şiiri, belki de bütün diyeceklerimizi anlamsız kılmak için yeter. Bir kadına açılamayacak kadar ‘utangaç’, mezar taşına şiir yazdıracak kadar ‘aşıktır’ O. Bu yüzden o güzel şairi anlatmak yerine okumak, daha anlamlı kılacaktır bu listeyi.

 

 

1. Özdemir Asaf – Her Neyse

Rivayete göre; Özdemir Asaf, hoşlandığı kadına açılmak ister.. Kadına bütün güzellikleri sıralar, Türkiye için İstanbul’un, İstanbul için gecenin, gece içinde yürümenin, yürürken de düşünmenin ne kadar güzel ve önemli olduğunu anlatmaya çalışır. Fakat sözü o kadar evirip çevirmesine rağmen bir türlü kadına getiremez ve kendisi için onun da bu kadar önemli olduğunu söyleyemez. Sonunda “her neyse” deyip kalkarlar ve şiir, artık yazılmıştır…
Türkiye’de istanbul ne ise
İstanbul’da gece ne ise
Gecede yürümek ne ise
Yürürken düşünmek ne ise
Seni unutamamacasına düşünmek ne ise
Unutamamanın anlamı ne ise
Seni sevmek ne ise
Saklayayım mı yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise.
Her neyse…

Özdemir Asaf şiirleriSabahat Selma Arun’la Stockholm’de, 25 Ekim 1958. Fotoğraf: Lütfi Özkök.

 

 

2. Özdemir Asaf – Aynanın Oyunu

11 Haziran 1923 tarihinde Ankara’da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun’dur. Babası Mehmet Asaf, Şûra-yı Devlet’in kurucularındandır.

Bir çocuk doğdu, bendim.
Sıraya girdim insanlar içinde.
Alay bayrak büyüdüm
Odalar, sofalar içinde.

Bir ayna doğdu, gördüm.
Sıraya girdi aynalar içinde.
İsime geldi, aldım,
Çarşılar, pazarlar içinde.

Bunca yıl yüzüne baktım.
Kendisini aşmadı
Olanlar içinde.

Bir sabah uyandım,
Duruyordu karşımda
Düşmancasına,
Bir cam,
Aldanmış,
Kendini ayna sanmış..

Özdemir Asaf kimdir(Sağdan) Sait Faik, Fikret Ürgüp, Özdemir Asaf ve sanat tarihçisi Gültekin Elibal, Beyoğlu Anadolu Birahanesi 1954.

 

 

3. Özdemir Asaf – Bağlaç

Özdemir Asaf’ın kızı Seda Arun anlatıyor:

Babam 11 Haziran, halam 12 Haziran 1923’te Ankara’da doğmuşlar. Ayrı gün ikizleri. Şûra-yı Devlet’in (Danıştay) kurulmasında büyük emeği olan dedem Mehmet Asaf’a 1922 yılında Atatürk’ten bir haber gelir: “Asaf’a söyleyin, Ankara’ya gelsin.” Aile, İstanbul’dan Ankara’ya taşınır. İkizlerin doğumunu, Ankara’daki bir hastanede Operatör Dr. Mim Kemal Öke yapar. Mehmet Asaf, kısa süren hastalığının ardından 1930 yılında vefat eder. Aile tekrar İstanbul’a taşınır. İkizler okul çağındadır. Atatürk, İsmet İnönü’ye “Asaf’ın çocuklarını bir okula yerleştirin” talimatını verir. O dönemde soyadı olmadığı için babam ilkokula Özdemir Asaf olarak kaydolur. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile babaannem “Arun” soyadını alır.

Dünyanın en büyük ordusu iki kişidir,
En kalabalık kenti de bir kişi…
Başladığından beri onların bitmez savaşı
Evden eve taşınır durur o bir kişi.

Hamdiye Asaf ikizleri Özdemir ve Özgönül’le, 1930Hamdiye Asaf ikizleri Özdemir ve Özgönül’le, 1930.

 

4. Özdemir Asaf – Altıncı Gün

Üniversite eğitimini yarım bırakan babam, annemle evlenir. Şakacı yönü az bilinen babamın, benim doğumumla ilgili hoş bir anısı var. İstanbul, Acıbadem’deki köşkün büyük bir bahçesi, bahçede de meyve ağaçları vardır. 26 Haziran 1947 günü bahçeden toplanan armutlar büyük bir iştahla yenir. Annem hamile olduğu için biraz daha fazla yer. Akşam herkes odasına çekilince annem, “Özdemir, çok sancım var” der. Babam da “Haklısın Sabahat, benim de çok sancım var. O kadar armut yememeliydik” diye cevap verir. Babam uyur, ama annem uyuyamaz. Tekrar seslenir: “Özdemir, dayanamıyorum, çok sancım var.” Babam “Uyuduğuma bakma, benim de çok sancım var, ben de dayanamıyorum” der. Sabah olduğunda annem hâlâ sancılıdır. Babaannem, teyzem, halam, annemi Zeynep Kâmil Hastanesi’ne götürürler. Sancının armuttan değil, doğumdan olduğu anlaşılır.

Benim söylemek için çırpındığım gecelerde,
Siz yoktunuz.

Sahaflar Çarşısı Beyazıt, İstanbul, 1979. Fotoğraf: Bülent ÖzgörenSahaflar Çarşısı Beyazıt, İstanbul, 1979. Fotoğraf: Bülent Özgören

5. Özdemir Asaf – Akıl Gözü

Özdemir Asaf, bir süre sigorta şirketlerinde çalışır, daha sonra bir basımevi kurar. Bu arada Tanin ve Zaman Gazetelerinde çalışıp çeviriler yapar. İlk yazısı Servet-i Fünun, Uyanış dergisinde çıkar. 1951 yılında Sanat Basımevi’ni kurar ve kitaplarını “Yuvarlak Masa Yayınları” adı altında yayımlar.

Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim.

Bahçekapı, 1954. Foto Zafa.Bahçekapı, 1954. Foto Zafa.

6. Özdemir Asaf – Harcamalar

İstanbul Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken başlar Özdemir Asaf’la Sabahat Hanım’ın aşkı… Ama bir ara Sabahat Hanım okul değiştirir. Kendisi için her gün sınıfta yer tutan ve yolunu gözleyen Özdemir Asaf, bu ayrılığa dayanamaz ve hastalandığı bir gün ateşler içinde Sabahat Hanım’ın adını sayıklar. Annesi ve teyzesi arayıp Sabahat Hanım’ı bulur ama aileler okul bitmeden evlenmelerine izin vermez… Böylece mektuplu ve hasretli günler başlar… Özdemir Asaf, mektup yazmasına gerek kalmayacak günleri özler ama tüm yaşamı Sabahat Hanım’a mektup yazarak geçer.

Mektuplar aldım sevindim,
Birinde denmiş geliyorum
Öbüründe yazılmış geleceğim.
Bekledim bekliyorum.
Bir yaşam verdim.

Açtım bir başkasını,
Uzun-uzun yazmış gel.
Okumadan arkasını
Gittim gidiyorum
Bir başka yaşama bedel.

Biri demiş sen, biri demiş ben.
Seni ben anladım, beni sen.
Bir yaşam daha verdim
Beklerken giderken dönerken.
Kaldı elimde üç beş mektup,
Üç beş yaşam.
Bir onları da açsam okusam
Önceki yaşamları unutup
Ya beklesem, ya da gidip arasam.

Özdemir-Özgönül kardeşler ve Resai dayıları, Büyükdere 1938.Özdemir-Özgönül kardeşler ve Resai dayıları, Büyükdere 1938.

7. Özdemir Asaf – Aşk

Özdemir Asaf’ın ilk eşi Sabahat Selma Tezakın’dan, Seda isimli bir kızı; ikinci eşi Yıldız Moran’dan ise Gün, Olgun ve Etkin adında üç oğlu vardır.

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

İstanbul Üniversitesi, 1943.İstanbul Üniversitesi, 1943.

8. Özdemir Asaf – Lavinia

“Lavinya; hayalimdeki muhteşem sevgili demektir ve bir çiçek cinsidir, ölüm çiçeği… Ve aynı zamanda, Lavinia, Shakespeare’in, Titus Andronicus isimli eserinde, Roma İmparatorluğu’nun baş komutanı olan Titus’un güzeller güzeli kızıdır. Tamora’nın iki oğlu tarafındantecavüze uğrar ve babası Titus tarafından öldürülür.”

Prof. Dr. Haluk Oral’ın İş Bankası Yayınlarından çıkan “Şiir Hikayeleri” kitabından öğreniyoruz ki güzelliği ve cana yakınlığıyla herkesin başını döndüren, herkesin aşık olduğu Mevhibe Beyat’mış. Yani Cumhuriyet Gazetesi yazarı ünlü gazeteci İlhan Selçuk’un ilk eşi! Fakat ona aşık olan sadece o değil… Lavinia’yı daha yakından tanımak için şuraya bakabilirsiniz: Özdemir Asaf ve Lavinia şiirinin hikayesi

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

Lavinia kimdirMevhibe Bayat – (Lavinia)

9. Özdemir Asaf – Bakı

Şair, şiirlerinde babasının Asaf ismini kullanır, oysa asıl ismi Halit Özdemir Arun’dur. 1950 yılında Cağaloğlu’nda bir matbaa açar. Açılış işlemleri için gittiği vergi dairesindeki memur adını sorar. R’leri “ğ” olarak söyleyen şair, “Halit Özdemiğ Ağun” der. Özdemir, bilinen bir isim olduğu için memur belgelere “Halit Özdemir Ağun” yazar. Şair, bankonun üzerinden eğilerek bakar. Yanlış yazıldığını görünce “Soyadımı yanlış yazdınız, doğğusu Ağun” der. Memur yüzüne bakar. “Evet, Ağun” der. “Hayığ, hayığ Ağğun.” “Beyefendi anladım. Ağun.”, şair sinirlenir. Cebinden kalemini kâğıdını çıkarır, kocaman harflerle ARUN yazar, R’lere basa basa yüksek sesle okur. “AĞĞĞĞĞUN.”

Kendi bahçesinde dal olamayanın biri
Girmiş bahçeme ağaçlık taslayor.

Özdemir Asaf Bakı

10. Özdemir Asaf – Ki

Bir gün de matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar:

“Neğeye biğadeğ?” der şoför. Meğer şoför de babam gibi R’leri okuyamazmış, babam utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner. Oradan Karaköy’e kadar yürür.

Yanılmıyorsam, saygılarla yalnızdım..
Saygılar duymasaydım, yanılmazdım..
Yaslanacak anılarım olsaydı,
Söyleye söyleye, böyle saklamazdım.

Özdemir Asaf çocuklarla

 

 

11. Özdemir Asaf – Yalnızlık Paylaşılmaz

Özdemir Asaf’ın ikilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte alay ve taşlama, şiirine egemen olan öğelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen-ben ikileminde vermiştir.

Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.

Bir düşün’de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Bursa, 22 Nisan 1956. Fotoğraf: Lütfü Özkök.Bursa, 22 Nisan 1956. Fotoğraf: Lütfü Özkök.

12. Özdemir Asaf – Başka Frekans

Şairin oğlu Gün Arun anlatıyor:

Bana öyle geliyor ki, babam şair olduğu için farklı değildi. Farklı olduğu için öylesine şiirler, epigramlar, yazılar yazmış ve alışılmadık bir baba olmuştu herhalde. Duygusal yerine duygu dolu, düşünceli, anlamlı demek daha doğru olacak. Şimdi geriye baktığımda karmaşık değil, dolu ve zengin bir ruh, düşünceyle beslenen, açık görüşlü, bilge bir adam görüyorum. Tabii ki başarısızlıkları, kırgınlıkları, üzüntüleri de vardı mutlaka.

Vurdun, acısı daha geçmedi,
Biliyorum, geçecek.
Ama öyle ağır konuştun ki ardından.
O, gittikçe gerçek.

Özdemir Asaf hayatı1951 yılında Cağaloğlu Molla Fenarî Sokak, No: 34 adresinde açtığı Sanat Basımevi’nde, 1954.

13. Özdemir Asaf – Bil

“Babaaaa…” diye koşar, atlardık kollarına babam eve geldiğinde. Üzerine biraz tırmanır, o günkü heyecanlarımızı anlatır, endişe ve sorularımızı iletirdik. Konuşurduk… Dinlerdik… Kısa belki ama genellikle yoğun, her zaman karşılıklı sevgi ve saygıyla içten sohbetler… Sonrasında babam ceplerinden birine elini daldırır, bizler için getirdiği fındıkları, fıstıkları çıkarırdı. Kimi zaman 2-3 simit… Bir gün, yavru bir kedi… Onların aralarında ya da başka bir cepte; peçeteler, kağıtlar, şiirler, belki bir iki tercüme, düşünceler, an ve anılar…

Adının üstüne
Anılar koyma.
Sen mezar değilsin.

Anılar
Adının ardından gelsin.
Sen duvar değilsin.

Özdemir Asaf, 40 günlük bebekken.Özdemir Asaf, 40 günlük bebekken.

14. Özdemir Asaf – Çizik

Şiirde bir anlam ve bir görüşün yansıtılması gerektiğine inanmıştır Özdemir Asaf. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir.

Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi.

Özdemir Asaf ve köpeği Poza, 1969.Özdemir Asaf ve köpeği Poza, 1969.

15. Özdemir Asaf – Mesaj

Kızı Seda Arun’a dönelim tekrar: Birinci sınıfa başladığım gün, öğretmen “şiir bilenler parmak kaldırsın” dediğinde ben de parmak kaldırdım. Benden önce kalkanlar ya Atatürk, ya bayram ya da anne şiirleri okudular alkışlar eşliğinde. Sıra bana geldiğinde siyah rugan ayakkabılarımın gıcırtıları eşliğinde heyecanla tahtaya kalkıp o küçücük yaşımda evdeki toplantılarda sık sık okunan ve bu yüzden ezberlediğim babamın bir şiirini okudum; ama şiir bittiğinde alkış değil derin bir sessizlik doldurdu sınıfı. Ve sonra öğretmenin, “Sen bu şiiri nereden biliyorsun, kim ezberletti bu şiiri, kimin şiiri bu?” diye art arda soruları sıraladı…
– Babamın.
– Baban ne iş yapıyor?
– Matbaacı.
– Babana söyle, yarın okula gelsin.
Akşam eve gider gitmez olanları anlattım babama ve beklediğim gibi bir yanıt aldım babamdan… Evet, sessizce dinledi ve güldü, yalnızca güldü…. “Uzun saçları, gür bıyıkları, siyah beresi, bakışlarındaki ışıltısı, r’leri söyleyemeyişi” onu arkadaşlarımın babalarından ayırıyordu. Babamın Özdemir Asaf olduğunu öğrenmem için ilk kitabının basılmasını beklemem gerektiğini o günlerde bilmiyordum.”

Ölebilirim bu genç yaşımda,
En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda,
Sevgilim,
Seni bir akşam-üstü düşündürebilirim.

Özdemir Asaf BisikletiyleÖzdemir Asaf Bisikletiyle

16. Özdemir Asaf – Jüri

1980 yılının Aralık ayında babam hastalandı, doktor yaptığı ilk tetkiklerden sonra hastaneye yatmasını istedi ama hastalığının tedavisi mümkün değildi. Bunu herkes biliyor ama babam bilmiyordu. Yaşayacağı zaman çok kısaydı ve yapılması gereken her şey yapılmıştı, o nedenle eve götürmemizi söyledi doktor. O gün, o sağlıksız haliyle bile “Bizim duraktan tanıdık bir taksici çağırın, pisi pisine bir trafik kazasında ölmeyeyim.” dedi. Bu şakasını yıllar önce şiir olarak yazmıştı zaten; “ölüm Allahın emri / trafik olmasaydı”. O gün Bebek’teki evine sağ salim vardı ama zamanı çok kısaydı.

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler.

Özdemir Asaf edebiyatı

17. Özdemir Asaf – Nokta

Türk edebiyatının çelebi ismi Haldun Taner, Özdemir Asaf’ı şöyle tanımlar; “O şairden başka hiçbir şeye benzetilemezdi. Gençliğinden beri bakışından, duruşundan, yürüyüşünden ve özellikle düşünüşünden bohem, özgür, şair kişiliği kolaylıkla okunurdu. Onun kadar nezaketini ve akıl ölçüsünü bir an bile yitirmeyen başka insan tanımadım. nezaket Özdemir’in takısı değil özüydü…”

Bana yalanlar söylese yetinecektim.
Ama yalan söyledi.

ozdemir-asaf-kimdir

18. Özdemir Asaf – Telâş

Yaşamak değil,
Beni bu telâş öldürecek.

Özdemir Asaf en güzel şiirleri

19. Özdemir Asaf’ın son şiiri

Röntgenlerin korunduğu sarı kâğıda hastanede yazdığı son şiir isimsizdir. 28 Ocak 1981’de 58 yaşındayken İstanbul’da hayata veda etti. Mezarı Rumelihisarı (Aşîyan) Mezarlığı’ndadır.

Hastanede veya hapishanede
Hayatını yazma!
Sonunu bir merak eden çıkabilir
Hastanede her gece insan
Birkaç yaşam yitirebilir ya da yaşayabilir
Hapishanede ise her sabah.

Özdemir Asaf Sait Faik

20. Aşiyan mezarlığında bir mezar taşı…

Aşiyan mezarlığında bir mezar taşında Özdemir Asaf Arun ve Yıldız Moran Arun isimleri yan yana yazılıdır. Altında da, üstüne kimi zaman erguvanlar kimi zaman kar düşen şu şiir yazılıdır:

Sevgi ise sevişeceğiz seninle
Kavga ise dövüşeceğiz seninle
Ölümü de paylaştığımız yaşamda
Ortaklaşa bölüşeceğiz seninle

Özdemir Asaf Mezarı

Buradan diğer listelere de bakabilirsiniz…

10,053BeğenenlerBeğen
244TakipçilerTakip Et
1,038TakipçilerTakip Et

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Dünyanın en çok Bitcoin sahibi 10 hesap

Bitcoin'in yaratıcısı Satoshi Nakamoto'dan Grayscale'e, ABD Hükümetinden Winklevoss İkizleri'ne, en çok...

8 Maddeyle şiddet gören kadınların yaralarını kapatan Dövme sanatçısı Flavia Carvalho ve çalışmaları

Ataerkil bir dünyada erkeğin tahakkümü altında bulunan kadın hem eşit koşullarda...

Stoacı felsefeye göre kaçınılması gereken 15 tip insan

Stoacı felsefesi, evrenin bir düzen ve uyum içinde olduğuna inanan bir Helenistik felsefe ekolüdür.

Efsane Yönetmen ‘Stanley Kubrick’ten New York fotoğrafları!

Tüm zamanların en büyük film yönetmenlerinden biri olarak tarihe geçen Stanley...

Tartışı-Yorum

Hani biz de imza atmıştık ya, şu müstemleke aydınları!

Tanımlar, Sınırlar, Ötekiler   Dün telefon açtım ona, yengeyle çocuklar güvende mi diye sordum, malum, lojmanlar yakın… İyiler dedi. N’olur dikkat edin kendinize dedim. Kendisi Sur’da, malum mesele, hani biz de...

Bir Halkın Futbol Tarihi: Filistin

Ulvi Koçu / Tartışı-Yorum   "Ahlaka dair bildiğim ne varsa futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi." der Nobel ödüllü edebiyatçı Albert Camus. Günümüz futbol algısının dışında olan bu...

Alevilikte Tenasüh İnancının Kökeni

Tenasüh (reenkarnasyon, metampsikoz), yaygın tabirle insan bedeni öldükten sonra ruhun başka bedene göç etmesi ve hayatını sürdürmesi. Tenasüh inancı insanoğlunun yaşadığı tüm coğrafyalarda kendine bir şekilde yer bulmuş eski...