Ana SayfaHaberlerDünyadanAB’den Türkiye, Rusya ve...

AB’den Türkiye, Rusya ve İran’a: İdlib’deki sivilleri koruyun

[ad_1]

Avrupa Birliği (AB), Suriye’nin kuzeybatısında Türkiye sınırındaki İdlib bölgesinde çatışmaların sona erdirilmesi için Rusya, İran, Türkiye ve Suriye’ye kuşatma altındaki sivillerin korunması çağrısı yaptı. Bölgede en az 180 bin kişinin çatışmalardan etkilenerek daha güvenli yerlere doğru hareket halinde olduğu bildiriliyor.

İdlib bölgesinde, Suriye hükümetinin bombardımanı. Fotoğraf: Reuters

Reuters’in haberine göre AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile birliğin insani yardım şefi Christos Stylianides tarafından yapılan açıklamada şöyle dendi: “Suriye rejimi ve Astana anlaşması garantörlerinden, taahhüt ettikleri sorumluluklarını yerine getirmelerini ve sivillerin korunması için garanti vermelerini bekliyoruz. Kadınlara, çocuklara ve diğer sivillere ayırım gözetmeksizin yapılan saldırılar, onların yerlerinden edilmeleri ve sivil hizmeti sağlayan altyapının büyük ölçüde tahribatı, hiçbir şart altında kabul edilemez.”

İdlib bölgesinin nüfusu, geçtiğimiz yıllarda muhaliflerin elinde kalan ve daha sonra Suriye hükümeti tarafından ele geçirilen yerlerden anlaşma yoluyla göç edenlerle birlikte, 3 milyona ulaşmış bulunuyor.

Suriye hükümeti ise bölgedeki El Kaide bağlantılı militanların saldırılarına karşılık verdiğini öne sürüyor.

Geçen yıl Rusya ve Türkiye arasında varılan anlaşmayla, bölge kısmen korumaya alınmıştı.

İdlib’den Türkiye’ye ‘koruma kalkanı’ çağrısı

Rusya’dan Türkiye’ye İdlib eleştirisi: Mutabakatı tam uygulamadı



[ad_2]

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Dijital müzik endüstrisi, Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nı sessizliğe bürüdü

Teknoloji gelişti, müzik dijitale dönüştü. Bir zamanlar sanatçı adayları için...

140 ülkede yapılan araştırma: Aşıya güvensizlik küresel bir tehdit

Merkezi Britanya’da olan biyomedikal araştırmalar yapan kuruluş The Wellcome Trust’ın...

Kürt Öğrenci Ramazan Fırat’ın dayısı: Yeğenim kimliğinden dolayı öldürüldü

Kırklareli Üniversitesi öğrencisi Adıyamanlı Ramazan Fırat'ın aynı evi paylaştığı ülkü ocakları...

Kişi tacize uğradığında ne yapmalı?

Bir insanın bir diğerinin haklarını hiçe sayarak sürekli olarak rahatsız etmesi anlamına...

Tartışı-Yorum

Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi

Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...

Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…

“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...

Kalbi atan ölü bedenler

Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...

Kuzguni Gömüt

Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...

Direniş Suflesi: Hayır

‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...

Üşüyor bir coğrafyanın yüreği

'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği,  geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...

En çok mor

Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...

Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…

Levent Ünsaldı Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...

Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm

Rıza Yalçın Koçak Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...

Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?

Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...

Rütbelerin Er’leri

Rıza Yalçın Koçak ‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin! Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu. Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar. Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini. Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....

Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı

Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...