Home Politika Akşener’den mutabakat eleştirisi: Tavizdir

Akşener’den mutabakat eleştirisi: Tavizdir

0

İYİ Parti lideri Meral Akşener, Türkiye’nin NATO, İsveç ve Finlandiya ile imzaladığı mutabakatı eleştirerek, “İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir” dedi. Meclis’te görüşülen ek bütçeyi de eleştiren Akşener, BDDK’nın kredi kararına da “Bu karar bir sermaye kontrolüdür” diyerek karşı çıktı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, NATO-Türkiye-İsveç-Finlandiya arasında imzalanan mutabakatı eleştirirken, “İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Üçlü mekanizma İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olduktan sonra devreye girecek. Böyle durumlara Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlara da şahit olduk. Aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlıkları olsa da bu Türk milleti için kabul edilebilir değildir” dedi. Akşener, “PYD/YPG’ye yönelik mali yardımlar mutabakat dışında bırakılmış oluyor. Üst perdeden atılan nutuklar müzakere masasında verilen tavizlerle taçlandırılmış gözüküyor. İYİ Parti olarak süreci takip etmeye devam edeceğiz. Atılan geri adımın Sayın Erdoğan ile Biden arasındaki görüşmeyi de değerlendireceğiz” diye konuştu.

BDDK KARARI: SERMAYE KONTROLÜDÜR

BDDK’nın aldığı kredi kararına değinen Akşener, “Şirketler ya kredi kullanmaktan vazgeçecekler ya da enflasyona direnmekten vazgeçecekler. Şirketler TL’nin her gün daha da eridiği ortamda işleri döndürebilmek için elinde döviz tutar. Sorunun kaynağı kendisi ama o kendisini değiştirmek yerine kendisi dışında ne varsa değiştiriyor” diye konuştu.

Akşener sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu karar bir sermaye kontrolüdür. Bu karar 1989’dan beri var olan sermayenin serbest dolaşımını kaldırmaktır. Bu karar ambargodur. Bazı dış güçler gelip, Türkiye’ye yatırımı engellemeye, ülkemizi döviz krizine sokmaya çalışsalardı böyle bir karar alırdı. Bu kararı hükümet aldı. Gerçekten ibretlik. Tam sermaye kontrolüne doğru gidiyoruz. Küçük yatırımcısına, vatandaşlarına kumpas kuran, güvenirliğini yitiren bu ekonomi yönetiminin ülkemize verebilecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Belli ki saraydaki lüks gözünü kör etmiş. Sen milletin verdiği yetkiyle oradasın. Senin bu millete ‘Satın dövizleri kredi vermem’ deme gibi bir hakkın yok. Çünkü Merkez Bankası da bu milletin. Bunların hiçbir senin babanın malı değil. Bu millete parmak sallayamazsın. Çok dövize sıkıştıysan 500 milyon dolarlık uçağı sat. Bir kere de sen tasarruf etsen ne olur? Millete dövizini sat diyorsun, milletin sattığı dövizleri yandaşın cebine koyuyorsun. Döviz garantili ihaleleri TL’ye çevir. Eğer dövize çok sıkıştıysan Nebati Bakan ile birlikte Edi ile Büdü gibi yönettiğiniz ekonomiyi işi ehline bırak. Merkez Bankası’nın görevini yapmasına izin ver, ekonomiye burnunu sokma. Sen bunları yapamazsın, o yüzden bir an önce seçim kararı al biz de kur nasıl düşermiş, faiz nasıl inermiş, enflasyon nasıl tek haneye inermiş sana gösterelim. 20 yıldır alamadığın dersi sana 1 yılda öğretelim.”

ŞEKER FİYATLARINA YAPILAN ZAM 

Şeker fiyatlarına yapılan zamma tepki gösteren İYİ Parti lideri, “Geçtiğimiz hafta çayın ardından şekere de zam geldi. Türk Şeker’in açıkladığı zam kararıyla birlikte 50 kg’lik şekerin fiyatı 390 liradan 650 liraya, diğer marketlerde 550 liradan 750 liraya çıktı. Demek ki şeker fabrikalarını satar, ithalat yaparız demekle olmuyormuş. Devletin fabrikalarını üç kuruşa satınca ekonomide istikrar kalmıyormuş. Biz seni 4 sene önce ‘Şeker vatandır’ diye uyarmıştık. Kıskançlığının, Cumhuriyet’e düşmanlığının bugün memleketi getirdiği noktadan mutlu musun, huzurlu musun?” diye sordu. Akşener, “Tatlı satan esnafların kaçının iflas edeceğini, kaçının dükkanını kapatacağını düşündün mü? Sen smoothy içmeye devam et” dedi.

Erzincan İliç’te altın madeninde siyanür barajının nehre karışması gündemine taşıyan Akşener, “Bay kriz ve arkadaşlarının basiretsiz yönetimiyle yaşdığımız kriz çevre felaketleriyle de karşımıza çıkıyor. Erzincan İliç’te siyanür sızıntısı hepimizi dehşete düşürdü. Kirliliğin tespiti için bağımsız kurumların yapacağı testlerin sonuçlarını bekliyoruz.” dedi.

Akşener şunları söyledi: “Altın madeni de bunlardan birisiydi. Geçen sene heyetimiz bölgeye gitti. Milletvekilimiz soru önergesi verdi. İktidar uyarılarımızı dikkate almadı ve korkulan oldu. Nasıl oluyor da Fırat Nehri’nin yanı başında siyanürle altın aramaya izin veriliyor? Bu gruplar yol ve köprü, enerji, maden ihalelerinde var. İliç’te yaşanan felaketin kapısı yine 5’li çeteye çıkıyor. Vatan toprağını kupon arazi olarak gören zihniyetin siyanürle altın çıkarılmasına ses etmemesi doğaldır. Bu iktidar doların yeşilini doğanın yeşiline tercih eden rant iktidarıdır. Bu iktidar bir sömürge valiliği iktidarıdır. Haram, yalan, yolsuzluk düzenidir.”

SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İYİ Parti lideri Meral Akşener, “Pandeminin zorluk sürcini atlatan sağlık sistemimiz gittikçe derinleşen bir krizin içinde sürükleniyor. Her şeyi bilen Sayın Erdoğan, sağlık alanında uzman oldu doktorları kovdu. Bu krizin izleri de sokaklardan anlaşılıyor. Her ilde bir vatandaşımız ‘Nerede bu devlet’ diye soruyor. Hastaneden randevu alamadıklarını, doktor bulamadıklarını, ilaçlara ulaşamadıklarını söylüyor. Zincirin ilk haklası randevu sistemi. Sanal kuyruklar oluşturmuşlar. Randevu alabilenler birbirini tebrik eder hale gelmişler. Hasta vatandaşlarımız, doktoru evde bekliyor. AK Parti sorunu çözmek yerine, sorunun şeklini değiştirmeyi tercih ediyor” dedi.

Akşener doktor yetersizliğine vurgu yaparak şunları söyledi: “Alınan randevular sorunun görünen yüzü. Sağlık sistemimizdeki sorunlar zincirinde doktor yetersizliği. 100 bin kişiye 195 hekim ve 240 hemşire düşüyor. Almanya’da 100 bin kişiye 450 hekim düşüyor. Hani Almanya bizi kıskanıyordu? Bay krize göre giderlerse gitsinler. Randevu alındı, doktor bulundu bu sefer muayene süresi çıkıyor. Bir hastanın muayene süresi 5 dakika. İktidarın gözünde milletimizin araba lastiği kadar değeri yok. Muayene sürelerini 5 dakikaya indirmek ve hekimlerin 90 hastaya bakması yapılacak en büyük kötülüktür. Buradan Sağlık Bakanlığı’na çağrı yapıyorum; bu uygulamadan vazgeçin. Gelin biilimsel gereklere uygun olarak, DSÖ’nün öngördüğü çerçevede gerekli önlemleri alın. Randevuyu aldık, doktur bulduk, 5 dakika da olsa muayene olduk diyelim. Bu sefer de ilaç yokluğu çıkıyor. Avrupa kapsamında yapılan çalışmada ilaca erişim yüzde 49 iken, Türkiye’de yüzde 12. Nadir hastalık ilaçlarında AB ortalaması yüzde 41 iken, Türkiye’de yüzde 6. Bunun sebebi sabit ilaç kuru. Sabitlenen kurla, gerçek kur arasındaki makasın açılması nedeniyle ülkemize yeni ilaç gelmiyor.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version