Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma” anlamına gelen ve “kov, gıybet, kılükal” gibi eş anlamlı kelimeleri olan dedikodu, insanlık tarihi kadar uzun bir geçmişe sahip. Dilin iletişim aracı rolünü üstlenmesiyle başlayan dedikodu, ateşin bulunmasının getirdiği “sıcak” ve “samimi” ortamla daha da yaygınlaşmaya başladı.
İlk insanlardan günümüze, 7’den 70’e herkesin yaptığı dedikodu konusunda en temel yanlış ise kavramın kadınlarla özdeşleşmiş olması. Toplumsal cinsiyet normları, birçok şey gibi dedikoduyu da kadınlara mal ediyor. Ancak sadece kahveler düşünüldüğünde bile dedikodunun erkekler tarafından da çok sık yapıldığı net bir şekilde görülebiliyor.
Belki de anlamına uygun olarak hakkında konuşulacak çok şey olan kavramımızla ilgili lafı çok uzatmadan hazırladığımız listeyi sizlerle paylaşalım. Ama önce Orhan Veli’nin, Sezen Aksu tarafından bestelenen “Dedikodu” adlı o güzelim şiirini yâd edelim:
“Kim söylemiş beni
Süheyla’ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni’yi öptüğümü,
Yüksek kaldırımda, güpe gündüz?
Melahat’i almışım da sonra
Alemdara gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galataya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, anam babam, geç;
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Mualla’yı sandala atıp,
Ruhumda hicranını söyletme hikayesi?”
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.