Ana SayfaHaberlerEkonomiDoç. Dr. Baki Demirel...

Doç. Dr. Baki Demirel Yazdı: Korona Salgının Ekonomik Etkileri ve Alınabilecek Önlemler

[ad_1]

Para Analizde yazmayalı epey oldu. Aslında ekonomi gündemi oldukça yoğundu. Veri Delisinin yazdığı gibi eğlenceli bir yazı olmasa da en doğru zamanda en doğru konu üzerine yazılmış oldu diyebilirim.

Mart ayı içerisinde küresel finansal piyasalarda görülen sert düşüşler ve küresel tedarik zincirindeki bozulma bütün ekonomileri olumsuz etkilemiştir ve etkilemeye devam edecektir.

Elbette hali hazırda yaşadığımız krizin tetikleyici unsuru Korona Virüsü olsa da asıl nedenin küresel borç sorunu olduğunu savunanlardanım.

Başta Dünya Bankası olmak üzere pek çok kurum artan küresel borç sorununun sürdürülemez boyutlara ulaştığını raporlarında belirtmişlerdir. Dünya Bankasına göre son birkaç yılda özel sektörün artan borç stokuna kamu borç stoku artışları da eklenmiş ve kriz olasılığını yükseltmiştir. Özellikle, Çin hariç ve kur riski taşıyan Gelişen Piyasa Ekonomilerinde (GPE) 2018 rakamlarına göre kamu ve özel sektör toplam borç stoku 55 trilyon Dolardır. Bu borç stoku bu ülkelerin GSYH oranının % 170’i kadardır. Gelişmiş ekonomilerde ise borç stoku çok daha yüksektir. 2018 verilerine göre Gelişmiş Ülkelerin toplam borç stoku (kamu + özel) 130 trilyon Dolardır.

Çin’de başlayan Korona virüs salgını arz ve talep şoklarının oluşmasına ve borç stoku kaynaklı risklerin küresel daralmaya ve krize doğru sürüklenmesine neden olmuştur.

Arz şokları salgın sonrası durma noktasına gelen üretim kayıpları ve küresel tedarik zincirinin bozulmasına bağlı olarak oluşurken, salgınla birlikte ortaya çıkan panik ortamı ve gelir kayıpları aynı zamanda talep şokunun yaşanmasına yol açmıştır.

Dünya ekonomisi mevcut borç stoku altında arz ve talep şoku ile karşı karşıya iken aynı zamanda COVID-19 salgının yol açtığı sağlık sorunlarına karşı da önlem almak zorundadır. Salgının uzun süre devam etmesi Dünya ekonomisinin içine girdiği deflasyon sürecinin derinleşmesine ve tarihte görülmemiş küresel krizle karşı karşıya kalmasına neden olabilir.

Nitekim Küresel ekonominin mevcut durumunu PİMCO’nun efsane CEO’su El-Erian bu durumu Küresel Ani Durma olarak nitelendirmiştir.

https://twitter.com/elerianm/status/1243558427164463109

https://twitter.com/BloombergTV/status/1243551100751536128

Fed başta olmak üzere büyük Merkez Bankaları ve hükümetler virüs salgının yol açtığı ekonomik kayıplara karşı talebi yeniden toparlamak, küresel tedarik zincirindeki bozulmalara karşı da arzı desteklemek için bir takıp ekonomi paketleri uygulamaya koymuşlardır.

Merkez bankalarının ilk tepkisi finansal sistemi destekleyici, piyasa dostu önlemler biçiminde olsa da salgının hanehalkları ve reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerinin parasal tedbirlerle aşılamayacağı anlaşılmış ve maliye politikası tedbirleri devreye sokulmuştur.

Bu noktada borç krizlerinin özelliklelerine dönmek gerekiyor diye düşünüyorum. Zira Küresel ekonominin sürüklendiği deflasyon sürecinde Gelişen Piyasa Ekonomilerini ilgilendiren kısmın bu olduğunu düşünmekteyim.

Genel olarak borç krizleri, küresel risk iştahının azalması (VIX de yüksek artış, 60 üzerine çıkması), likidite sorunu ve sermaye piyasaları panikleri biçiminde bir birini takip eden etkiler gösterebilir. GPE’ler için bu etkilere sistemik ani duruş etkisi de eklenmektedir. Kur şoklarının bilançolarda tahribat yaratacağı beklentisi ülke risk priminin yani borçlanma maliyetinin artmasına neden olabilmektedir.

Küresel ekonominin bu ani duruşunda GPElerin karşı karşıya kaldığı riskleri değerlendirelim isterim.

En büyük sorun küresel paniğin yol açtığı güvenli liman arayışı ve elbette en güvenli liman olarak Dolara olan talebin artması. Gelişen piyasa ekonomilerini zor durumunda bırakacağı açık olan bu durum bu ülkeler için ani duruş, yani sermaye hareketlerinin durması ve tersine dönmesi biçiminde işlemektedir. Küresel ekonomik belirsizlik artışının tetiklediği bu süreç yüksek dış borç stokuna sahip ve görece yüksek enflasyonlu GPE’ler için borç stresini arttırmaktadır. Petrol fiyatlarındaki sert düşüşe rağmen ani duruşa bağlı olarak GPE para birimlerinin Dolar karşısında yüksek değer kayıpları arz ve talep şoklarının GPE üzerindeki etkisinin katlanarak artmasına neden olabilecektir.

Çok ciddi üretim kayıplarının yanında ülke para biriminin sert değer kayıplarının hane halkı gelirlerinin erimesi, bunlar olmasa bile salgının yola açacağı üretim kayıpları ve artan işsizliğe bağlı olarak yaşanabilecek talep sorununu büyütecek mekanizmalardır. Yani GPE hem salgının yol açacağı ekonomik kayıplarla hem de kur şokunun makro ekonomik etkileriyle karşı karşıya kalmıştır.

Türkiye özelinde bu kayıplar özellikle işgücünün %50’sinden fazlasını istihdam eden hizmetler sektörünün salgın sonucu karşı karşıya kaldığı küçülme, özelliklede turizm sektörü kaynaklı zorluklar biçiminde kendini göstermektedir. Cari açığın finansman yükünü büyük ölçüde üstelenen bu sektördeki daralma ülke riskinin daha da büyümesine yol açabilecek bir duruma neden olabilecektir. Türkiye küresel virüs salgınının bir an önce sonlanmasına ihtiyacı olan ülkelerin başında gelmektedir.

Ayrıca en büyük ticaret partnerimiz olan Euro Bölgesinin ileriye yönelik daha ciddi bir daralma içinde girebileceği tahmini altında ihracat tarafından da ciddi bir zayıflama ile karşı karşıya kalabileceğimiz kabul edilebilir bir gerçektir.

Peki ne yapılabilir;

Ne yapılabileceği konusunda Sabri Öncü hocanın öncülüğünde ve Oktay Özden’nin girişimiyle Bağımsız İktisatçılar gurubu altında bir takım önerilerimizi ortaya koymuştuk. buradan bu önerileri hatırlatarak yazımı tamamlamak istiyorum. Burada ismi yok ama Veri Delisini de unutmayalım katkıların için teşekkürler https://twitter.com/VeriDelisi

Bağımsız İktisatçılar Çözüm Önerileri:

“Öncelikle iktisadi birimlerin panik durumunu azaltacak tedbirler ön plana alınmalıdır. Çünkü paniğe neden olan koronavirüs, bir halk sağlığı krizidir ve halk sağlığı için büyük tehlike arz etmektedir. Türkiye ekonomisine etkisi kaçınılmazdır. Bu tehdit, Türkiye ekonomisinde hem arz hem de talep yönlü daralmaya neden olacaktır. Böyle bir ortamda insanların hayata tutunma endişeleri artarken parasal tedbirler almak tek başına işe yaramayacaktır. Bu krizin çözümü için maliye politikalarına her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.

Bu nedenle bütün ekonomiler ve elbette Türkiye Cumhuriyeti, bir an önce maliye politikalarını hayata geçirmelidir.  Politika yapıcılara çağrımızdır. Beklenen her dakika, yaşanmakta olan krizin olası etkilerini şiddetlendirmektedir. Bu noktada uygulanabilecek politikaları üç ana maddede sıralamaktayız: 

  1. Sağlık Sektörüne Yönelik Önlemler

Dünyanın birçok ülkesine kıyasla görece iyi olan sağlık sistemimize yapılan yatırımların ivedilikle artırılması gerekmektedir. Özellikle yoğun bakım üniteleri başta olmak üzere hastane yatak kapasiteleri ve tıbbi ekipman vb. sağlık hizmetlerine yapılan devlet yatırımlarının bir an önce artırılması icap etmektedir. Her yurttaş için ücretsiz sağlık hizmeti sağlanmalıdır. Özel sektöre ait sağlık kurumları ve teçhizatları, kriz bitene kadar kamusal hizmete açılmalıdır. Ayrıca gerekli tüm tıbbi ekipmanın ithalatı kolaylaştırılmalı ve bizzat kamu tarafından yapılmalıdır.

  1. Gelir Yaratıcı Politika Önlemleri

Hanehalklarına önümüzdeki üç ay boyunca temel harcamalarını sağlamak üzere gelir desteği verilmelidir. Bu destek; gıda, temizlik ve giyim maddeleri ekseninde belirlenebilir ve harcama garantili olmalıdır. Temel tüketim maddelerindeki KDV ve ÖTV vergileri, bu ürünlerde yaşanması muhtemel olası enflasyonu baskılamak için düşürülmelidir. Bu süreçte işsizliğin artması kaçınılmazdır. Dolayısıyla işsizlik maaşı almanın koşulları, bir an önce esnetilmelidir. Hanehalklarının kira, fatura ve kredi ödemeleri üç ay boyunca dondurulmalıdır. Çalışanların SGK ödemeleri ve vergi kesintilerinin yarısı da üç aylık bir süre için kaldırılarak çalışanlara ödenmelidir.

  1. Kobilerin ve Çiftçilerin Korunması

Halk sağlığının korunması çerçevesinde insanların temel gıda malzemelerine ulaşabilmesi ve bu ürünlerdeki olası fiyat artışlarının önlenebilmesi için çiftçilere ve KOBİ’lere devlet desteği gereklidir. Temel gıda ve temizlik maddelerindeki olası enflasyonu dindirmek amacıyla bu ürünlerin lojistik imkanlarını artırmak için ulaşım ve taşımacılık sektöründeki kritik noktalara yatırımların artırılması gereklidir. Çiftçilerin borçları silinmeli ve üretim kapasitelerini artırmak üzere faizsiz ve uzun vadeli kredi desteği verilmelidir.  Krizin en çok vuracağı kesim, küçük ve orta ölçekli işletmelerdir. Bu işletmelerin kredi, kira ve enerji giderleri üç ay süreyle dondurulmalıdır.

Üç ana maddede özetlediğimiz maliye politikalarının sorunsuz gerçekleşmesi için bazı ek para politikalarına ihtiyaç vardır. Politika finansmanı için yapılabilecek ilk yöntem, devletin para yaratma kapasitesinin artırılmasıdır. Hazine, sıfır-kupon ve sonsuz-vade Korona Tahvil’leriyle doğrudan TCMB’den borçlanmalı; artan para arzının gerektiğinde kontrol edilebilmesi için TCMB’ye faizli ve sonlu-vadeli kendi tahvillerini ihraç etme izni verilmelidir. Özellikle kamu bankalarının eli rahatlatılmalı, zorunlu karşılıklar tamamen kaldırılmalı, bankaların sermaye yeterlilik oranları gevşetilmeli ve hatta banka sermayelerinin eksiye düşmesine izin verilmelidir.

Elbette burada taslak olarak ele alınmış bu öneriler, orta ve uzun vadeli bir planlama ile yürütülmeli ve parasal tedbirler bu süreçte destekleyici rol oynamalıdır. TCMB orta ve uzun vadede des-enflasyon politikasından taviz vermeyeceğini açıklamalı ve gerekirse geçici sermaye kontrolleri konulmalıdır”.

@radicalecology

@oktayozdn

@drbakidemirel

@kiperkerem

@droguzdemir

@cicikalecki

@1907ktu

@t_oncu

Bu metnin hazırlanmasına emeği olanlarla birlikte metne destek verenlerin tüm listesi aşağıdaki ilk linkte yer almaktadır.

https://twitter.com/aepcm1/status/1240520608384942084

‘Corona’ya karşı ‘acil durum’ ilan eden iktisatçılardan hükümete üç öneri

Kose, Ayhan,  Peter Nagle, Franziska Ohnsorge, and Naotaka Sugawara (2019), Advance Praise for Global Waves of Debt. World Bank Group 2020

Mc Kenna, B, E. Nelson, N. Bennenbroek (2020). Covid-19 Creating a Risk for EM Corporates. Special Commentary, Well’s Fargo, Marc 25.

Nics, J. (2020).  Eurozone Economy Approaching the Growth Cliff. Special Commentary, Well’s  Fargo, Marc 24

 

Doç. Dr. Baki Demirel

 


İLGİLİ HABERDr. Baki Demirel Yazdı: Ekonomide İstikrarlı Büyüme Sağlayabilmek Neden Önemli ve Nasıl?Dr. Baki Demirel Yazdı: Ekonomide İstikrarlı Büyüme Sağlayabilmek Neden Önemli ve Nasıl?

İLGİLİ HABERVeri Delisi: 2 Trilyon Dolarlık Madeni Para Basma FikriVeri Delisi: 2 Trilyon Dolarlık Madeni Para Basma Fikri



[ad_2]

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

İnternet’in en tatlı 10 sevimli hayvanı

Sosyal paylaşım sitelerinden derlediğimiz internet dünyasının en tatlı 10 sevimli sakinini...

8 Maddeyle şiddet gören kadınların yaralarını kapatan Dövme sanatçısı Flavia Carvalho ve çalışmaları

Ataerkil bir dünyada erkeğin tahakkümü altında bulunan kadın hem eşit koşullarda...

Sinema endüstrisinin enkazı altında kalan düşük bütçeli 15 film

Bazı filmler gerek düşük bütçesiyle, gerek ülkelerindeki baskılar nedeniyle, gerekse yaşadığı...

İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş en zengin 20 insanı

İnsanlık tarihine gelmiş geçmiş en zengin insanların kimler olduğunu bilmek istediğinizi...

Tartışı-Yorum

Taraflı insan, taraflı medya

“Her insan kendi içerisinde ayrı birer kainattır”, yazıp-konuştuğu şeyleri kendi fikir dünyasının renkleriyle boyar. Aristo’nun bu felsefik söylemini, laboratuvar çıktıları ile vermenin daha anlaşılır ve kalıcı olacağı kanaatindeyim. Son zamanlarda modern bilimin ortaya koyduğu verilere göre; insan sinir sistemini oluşturan 100 milyar sinir hücresinin bir araya gelip...

Hasan Cemal: 7 Haziran’da oyum HDP’ye!

T24 yazarı Hasan Cemal, 5.3.2015 tarihli yazısında oyunu HDP'ye vereceğini açıkladı. Cemal yazısında "Başkan babalık hayalleri uçup gidebilir. Bunun içindir ki, Erdoğan’la tetikçileri HDP’yi hedef tahtası haline getirdiler" ifadelerini kullandı.İşte Hasan Cemal'in 5.3.2105 tarihli yazısı:Yazabilirsiniz bir kenara. Türkiye 7 Haziran genel seçimlerine giderken Saray’daki Sultan’ın korkulu rüyası HDP’dir. Ya...

İsmail Beşikçi: Ahmet Ümit’in yeni kitabı Elveda Güzel Vatanım’da İttihatçılar…

15 Haziran 1926’da, Mustafa Kemal’e karşı gerçekleşen İzmir suikast teşebbüsü, eski İttihatçılara yönelik bir politikanın yaşama geçmesini gündeme getirir. Eski ittihatçılar, izlenmekte, tutuklanmakta, kaçırılmakta, yok edilmektedir. İstanbul’da bu politika kararlı bir şekilde uygulanmaktadır.  Eski İttihatçılardan Şehsuvar Sami Bey, emniyet güçleri tarafından izlendiğini fark eder. Beşiktaş’taki evinden ayrılarak Perapalas’a...