Dünyayı gözlerle görmeyin, kaybedersiniz. Kulaklarla işitmeyin, kaybedersiniz. Burnunuzla koklamayın, kaybedersiniz.
Uyku, hayatın anlamını (varsa eğer) insana gösterebilecek en kestirme yoldur. Bir rüya gibidir yaşamak, bu cümleyi tekinsiz metnime şiirsellik getirsin diye söylemiyorum, gerçekten öyledir.Zaman sınırlaması yoktur, zaman kimin zamanı, neyin zamanı, zaman ne ya? Biz değil miyiz onu günlere, aylara, yıllara, saliselere, ışık yıllarına sığdırmaya çalışan? Bizim sığdırmaya çalıştığımız, içimizdeki sonsuzluğumuzu zaman anlatmaya yetmez, zaman dediğiniz şey yetmez, zamanın kendisi sonsuzluğa aykırı bir kavram.
Zaman sonsuzluğu sadece sorunsallaştırabilir. Bir rüya görüyorum, bir anda binlerce yıl binlerce km ileri-geri gidiyorum. Ben uyanıkken de gidiyorum, bunu söyleyince neden dudak uçuklatan bir şey tasarlıyorsunuz ki, rüyama inanıyorsunuz, neden gerçeğime inanmıyorsunuz? Dünyayı gözlerle görmeyin, kaybedersiniz. Kulaklarla işitmeyin, kaybedersiniz. Burnunuzla koklamayın, kaybedersiniz. Dokunarak hissetmeyin, kaybedersiniz.
Kokuyu gördünüz mü, ışığı işittiniz mi, ölebilirsiniz. Gözlerinizi kapatın ve içiniz rahat bir şekilde ölün. Siz ancak bu kadarını düşünemezdiniz, bunu düşündünüz mü ölün, gerçekten ölün. Ölmek istemeseniz dahi sizi öldürürler bunu anladığınızda, zorla öldürürler.
Hermes Toth / Düşünebildiyseniz ölün!