Ülkemizde son 10 yılda müthiş derecede gelişim gösteren konut sektörü, altında barındırdığı tamamı yerli sektörler ve iş gücü istihdamı ile bugün şüphe götürmeden ülkemizin lokomotif sektörü haline gelmiştir.
Bu öyle bir lokomotif ki bırakın mazotunun bitmesini her gün yeni bir vagon ekleniyor ve günler geçtikce dahada hızlanıyor. Parsel parsel satanlarında, parsel parsel alanlarında kazandığı bir ortam. Sanayicilerimizin, fabrikatörlerimizin, çiftçilerimizin işine yatırımdan ziyade nakitlerini gayrimenkule kaydırarak üretmeden daha çok para kazandığı, yine bu yoldan zengin olup da ceplerini dolduranların ülkeye hiç bir değer katmadığı harika bir yolculuk.
Patatesin kilosunun 5 TL olduğu şu günlerde markalı konut projelerinin de m2’nin 5. bin TL’den başladığını görmekteyiz. Her gün yapılan farklı konut projeleri lansmanlar, kampanya üzerine kampanyalar müşterilere çok cazipgeliyor ki artık 3 veya 4. dairelerini alıyor. Ama dikkat edin artık çuvallamaya az kaldı.
Avrupanın göbeği Fransa’da bile m2’i 1 eurodan arazi satılıyorken, bizde 25 yılda kendini amorti etmeyen kira getirileri ,sürekli birbirimize satarak yükselen anlamsızca fiyatlar,faizlerin düşmemesinin yanı sıra kişi başına düşen yıllık gelirin aynı seviyelerde devam etmesi , bu yolun sonunun uçuruma doğru gittiğini gösteriyor. Üstelik bunu anlamak için dahi olmaya da gerek yok herşey ortada.
Peki böylesine sonu kötü sonuçlar doğurabilecek bu yolda kimler gayrimenkul yatırımında ayakta kalacak?
Dümenin başındakilerin kendini kurtaracağı, sermayesinin üstüne sermaye katacağı çok açıkken vagondaki yatırımcılara ne olacak?
90’da ve 2000’de olduğu gibi bir sabah uyandığımızda fakir olarak yataktan kalkmamak için doğru gayrimenkul yatırımını nasıl yapmalıyız?
Sektörün içindeki gayrimenkul yatırım danışmanları olarak bizler tehlikeyi açık yüreklilikle ifade ederken birileri neden hala susmaktadır?
İşte tüm bu soruların karşısında biz danışmanlara düşen görev tabiki müşterilerimizi en az riskle doğru yatırımlara yöneltmektir.
Bu süreçte yapılabilecek en doğru yatırım arsa ve konutta tabiki düşük ve orta gelir grubuna yönelik yapılan projeleri ve bölgeleri tercih etmekle olacaktır.Alıp satmadan ziyade uzun vadede kaybettirmeyecek olan bu tip bölgelerin en büyük avantajı konut açığıdır.Tokinin bu bölgeler için yaptığı düşük maliyetli konutların kalitesizliği ve azlığı talepleri karşılayamaması bu bölgelerin önümüzdeki 10 yıl boyunca ayakta kalacağına ve gelişeceğine işarettir.İnşaat firmalarının özellikle bu bölgelerde yeni projeye başlarken , metro tren vb yerlere yakınlığına özen gösterip doğru lokasyonu seçmelidirler. Müşteri profilini iyi araştırıp ona göre doğru konutlar ve fiyatlamalar yapmalıdırlar. Orta düzey gelir grubuna yönelik başlarını sokacak bir yapı oluşturmaktan ziyade konseptli yaşam alanları inşa ederek gerçekleştirmelidirler.
Bireysel yatırımcılarda ise bölge içindeki yetkin gayrimenkul firmaları bulup tercih edilmeli ,karar kılınan yerlere bağımsız değerleme firmalarını göndererek ekspertiz yaptırılması da mutlaka akılcı bir hareket olacaktır.
Yatırım yaparken şu anlayışı da hiç bir zaman unutmamak gerekir.’Bu ülkede bir sabah uyandığınızda fakir olabilirsiniz’
Yazımı cok kullandığım bir sözle bitirmek istiyorum.’Almış olduğunuz gayrimenkul gayrimen(kül)e dönüşmesin,iyi bir yatırım iyi bir danışmanla olur.’ Saygılarımla.