Ana SayfaHaberlerEkonomiBloomberg: Merkez bankacılığının pandemi...

Bloomberg: Merkez bankacılığının pandemi sonrası geleceği için Fed’e değil Asya’ya bak

Salgına karşı yürütülen ekonomik mücadele, Asya’yı küresel politika tepkisinin ön saflarına itti. Oradaki yetkililer emsallerine göre çok daha radikal işler yapıyorlar. Çin’in ekonomik motorunun Ocak ayında durmasından başlayarak Asya’daki gelişmeler dünyanın her köşesine ulaşıyor. Merkez bankacılığı da bu olaylardan sonra asla aynı olmayabilir.

Evet, Fed, küresel finans sisteminin merkezindeki doların rolü sayesinde halen dünyada en yüksek ateş gücüne sahip merkez bankası. Ve Fed de zaten hızla faiz oranlarını sıfıra çekti, piyasaları istikrara kavuşturmak ve bankaları fırtınadan sakin sulara çekmek için tüm gücünü kullandı. Fakat Başkan Jerome Powell’ın bu adımları 2008’deki küresel mali kriz sırasında kurulan temeller üzerine atıldığı için, bir devrim değil ancak evrim olarak tanımlanabilir.

Gerçekten dramatik işler için Pasifik’e bakmak gerekli. Asya’daki para politikası Büyük Durgunluk ve 1990’ların sonlarında Asya’nın finansal çöküşünün derinliklerinde bile denenmeyen bir bölgeye girdi. Ölçek ve çeşit olarak, Asya’daki merkez bankaları tarafından atılan adımlar benzeri görülmemiş ve parasal yöneticilerin etkisi hiç bu kadar büyük olmamıştı.

Bu değişim kendini iki temel şekilde sunmakta.

Asya para otoritelerinden gelen duyuru selinden kolayca görülebilir. Borçlanma maliyetleri artık mikroskobik seviyelerde. Japonya dışındaki Asya merkez bankalarının miktar niceliksel genişleme sürecine girecekleri fikrine yakın zamana kadar gülünürken şimdi gerçekleşiyor.

Politika yapıcılar, doğal olarak, fiyatların bir tarafından endişe ediyorlar. Batı’da olduğu gibi Asya’da da talep çöküyor. Dahası, dünya genelinde enflasyonun yokluğunda görülen bir eğilim olan dezenflasyon daha koronavirüs ortada yokken hakim olan genel eğilimdi. Capital Economics, Güney Kore, Tayland ve Tayvan’da deflasyon beklemekte.

Asya’nın para arenasında artan rolünün ikinci tezahürü daha farklı. Fed yetkilileri, ekonomik çekim merkezi Asya’ya doğru kayarken, bölgedeki olayların Fed’in politikalarında daha fazla söz sahibi olması gerektiği görüşündeler. Bu bakışın ise sonuçları çok geniş.

Geçtiğimiz on yıl öncesinde Fed, Amerika kıyılarının ötesindeki dünyayı pek umursamadı. Yeterince adil şekilde görevinin Kongre’nin tarafından verildiği şekliyle fiyat istikrarı ve maksimum istihdama odaklandı. Peki ya bu iki görev giderek artan bir şekilde yurtdışındaki ekonomiler tarafından şekillenirse – Çin tarafından yönlendirilir ve tüm bölge ve ötesinde etki yaparsa? Covid-19’un gezegene yayılma ve Fed’i yanıt vermeye zorlama hızı, geriye dönük olarak, sadece ulusal parametrelere dayanan politika açısından bir dönüm noktası olarak görülebilir.

Asya yarımküresinde Avustralya farklı bir örnek. Koronavirüsten önce daha 2018’de ülke ekonomik durgunlukla boğuşuyordu. Enflasyon çok düşüktü ve faizlerin inmesi gerekmekteydi. Miktarsal genişleme geçe yıl tartışılsa da, ABD ve Avrupa ekonomilerinde yarattığı zorluklar nedeniyle devreye sokulmadı. Fakat pandemi ile beraber Avustralya’nın ilk işi 19 Mart’ta faizleri sıfıra çekip üç yıllık faizleri de %0,25’te tutmak için Japonya merkez bankasından esinlenen bir miktarsal genişleme programı açıklamak oldu. Virüs Avustralya’nın büyümesini mezara gömerken, beraberinde konvansiyonel merkez bankacılığını da ülke adına silmiş oldu.

Benzer hikayeler Endonezya, Filipinler ve Güney Kore merkez bankaları için de izlenebilir. Üçünde de faiz oranları aşağıya çekilmeden tahvil alım programları devreye sokuldu.

Deutsche Bank AG ekonomistleri, 6 Nisan’da bir raporda gelişmekte olan ülke hükümetlerinin ABD, Avrupa ve Japonya’da olduğu gibi merkez bankasının para basması ile borçların kısmen hafifletilmesi (monetizasyon) isteklerinin şaşırtıcı olmadığını, fakat bunu merkez bankalarının daha alternatifleri devreye sokmadan kabul etmesini ilginç bulduklarını yazdı.

Virüs öncesinde konvansiyonel yöntemleri çoktan tüketmiş olan Fed, pandemi ile beraber dünyanın merkez bankacısı olma rolüne soyundu. Ancak bu müşteri – yani dünya – son yıllarda önemli ölçüde değişti ve bankanın sahibi değilse de, oldukça önemli bir hissedarı haline dönüştü.

Çin küresel ekonomik büyümenin %40’ını, Asya genelinin ise %70’ini oluşturuyor. Çin ekonomisi, SARS salgınının vurduğu 2003’teki rakamın sekiz katı büyüklüğünde artık. Bu muhteşem büyüme, Asya’da olanların Asya’da kalmasına engel oluyor. Asya’da olan her şey hızla ABD’ye geliyor.

Çin, sağlık krizine tepki olarak para tekerleğini yeniden icat etmekten kaçındı. Çin Halk Bankası, oranları sürekli olarak düşürmeye devam etti, ancak 2008’deki teşvik çabalarından kaynaklanan borç birikimine karşı dikkatli. Pekin, borç verenler için rezerv gereksinimlerini azalttı ve bankalara bu ekstra parayı küçük ve orta ölçekli işletmelere yönlendirmeleri direktifini verdi. ABD ve Japonya’daki kadar olmasa da maliye politikasını gevşetti.

Fed, geçmişte küresel bağlantılardan habersiz değildi. Asya mali krizi sırasında faiz artışını durdurmuş, daha sonra Rusya’ya moratoryum ilan ettiren gelişmekte olan piyasalar krizinde de faiz indirmişti.

Fed ve diğer merkez bankaları mali krizden sonra durgun büyüme için günah keçisi yerine kondular. Fed yetkililerinin gerçek patron olduğunu söylediği Kongre, tasarımı gereği dar görüşlü. Dolayısıyla Fed, ABD’nin büyüme, istihdam ve enflasyon hedeflerini yayınladığı üç aylık Ekonomik Projeksiyon Özetine, bu hedeflere ulaşmak için dünya ekonomisinden nasıl bir performans gelmesi gerektiğini dahil edilebilir. İç koşulları da artık şekillendiren dış dünya için ölçülebilir bir rehber son derece yararlı olacaktır. Böylece basit bir gerçekliği de kabul eder: Küreselleşmenin geçersiz olduğu söylenen bir çağda, ulus ötesi bağlar, paranın fiyatını belirlerken daha az değil, daha önemli faktörlerdir.

Peki ya Asya’nın geleceği? Bu olağanüstü adımların nasıl geri çekileceğini yakın zamanda görmek zor. Hükümetler ve tahvil sahipleri geri adım atmaya bir kere başladıklarında, oluşan yeni alışkanlıkları değiştirmek zor. Endonezya ve Filipinler’deki politika yapıcılar kendi yerel “geri çekme” planlarını açıklayıp devreye sokmaya çalışabilir. Fakat, virüsle mücadele ettiği varsayılan devlet sübvansiyonlarının ve işlevlerinin en azından bir kısmı kalacaktır, bu da bütçelerin finanse edilmesi gerektiği anlamına gelir. Şimdi Avustralya miktarsal genişleme adımını attıktan sonra bunu nasıl geri çekecek? Japonya’da hiç geri çekildi mi? Çıkış stratejileri hakkında çok az şey duyuluyor; hatta neredeyse hiç duyulmuyor.

Merkez bankası bağımsızlığının Asya’da köklü bir geçmişi yok. Acil durum önlemleri, kazanılmış menfaatler etraflarına yayıldıkça yerleşik hale gelir. Enflasyon gelince, bu Asya’da belirgin bir düşüşte. Birçok durumda, fiyat artışlarının hızı hedeflerin alt ucuna yakın ve muhtemelen hedef çizgisinin altına inecek. Geleneksel olarak büyük teşvik dönemlerini takip ettiği düşünülen enflasyon artışı, mevcut miktarsal genişleme ortamında dahi muhtemel değil.

Bu da zaten Batı’nın Büyük Durgunluk ‘tan kurtuluşundan Asya adına alınacak en önemli ders. Fed Asya’yı hesaba katarsa, en azından bu açıdan Asya Amerika’ya benziyor. Ve görünen o ki, Asya ekonomisinin küresel ekonomi içinde payı arttıkça, Fed’in karar mekanizmasının içindeki payı da yükselecek.

Bloomberg Opinion- Daniel Moss


10,053BeğenenlerBeğen
244TakipçilerTakip Et
1,038TakipçilerTakip Et

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Tüm zamanların en şahane kitapları 125 yazar tarafından seçildi!

125 yazar tarafından İngiliz ve Amerikan Çağdaş Edebiyatı'nın 10 şahane kitabı...

En güzel sahneleriyle Erdal Tosun

Tiyatro ve sinema sanatçısı Erdal Tosun geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını...

Aztek’lerden Sümerler’e 14 eski uygarlığın dilline ait sesler

Dünya üzerinde milyonlarca yıl birçok medeniyet kurulup yıkılmıştır.Bir çoğumuz bu medeniyetlerin...

Ahmet Kaya albümlerinde gizli kalmış 12 şair

Müzik tarihinde eşine az rastlanır bir üretkenliğe sahip olan Ahmet Kaya’nın...

Tartışı-Yorum

Şufa Hak(sızlığı) yasal peki adil mi!

Tartışı-Yorum / Tolga Yumrukaya Hisseli tarla ve arsa alanlar dikkat! Tarla veya arsa vasıflı hisseli taşınmaz alımlarında satış bedellerini gerçek bedellerden göstermeyen alıcılar mağdur oluyor. Gayrimenkul fiyatlarının yükselmesini fırsat bilen paydaşlar,...

Fikirsiz fikir sahipleri

Mehmet Uzun* - Tartışı-Yorum “Ustalık” dönemiyle kendini belli eden otokratik yönetimin neşter vurduğu sahalardan biride hiç şüpehiz akademi olmuştur. Ülkemiz üniversitelerinde öteden beri endişe verici düzeyde olan bilimsel kaygı yerini...

Alevilikte Tenasüh İnancının Kökeni

Tenasüh (reenkarnasyon, metampsikoz), yaygın tabirle insan bedeni öldükten sonra ruhun başka bedene göç etmesi ve hayatını sürdürmesi. Tenasüh inancı insanoğlunun yaşadığı tüm coğrafyalarda kendine bir şekilde yer bulmuş eski...