[ad_1]
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de doğru bir tercih yaptığına emin olduğunu söylerken, “Beklediğimden de fazlasını başardık” dedi.

Putin, İngiliz Financial Times’a verdiği söyleşide Suriye’den ekonomide korumacılığın yükselişine, liberalizmin geleceği hakkındaki görüşlerinden, ABD Başkanı Donald Trump’a ve Londra’da öldürülmeye çalışılan eski Rus ajanına varana kadar birçok konuya değindi.
Söyleşiden bazı bölümler şöyle:
Gece yarısından hemen önce, 20 yıldır iktidar koltuğunda oturan Vladimir Putin, ‘risk’ sözcüğüyle canlanıyor. Adamın ve 20 yıllık iktidarının özeti gibi bir kelime ‘risk.’
Rusya son zamanlarda Suriye’deki askeri müdahalelerden, Kırım’ın ihlak edilmesine ve ABD’deki başkanlık seçimine kadar birçok dış politika kumarına girdi. Bu risk iştahı her geçen yıl artıyor mu acaba?
Putin ‘’Risk artmadı ama azalmadı da. Riskin her zaman iyi bir dayanağı olmalı’ dedi ve şöyle devam etti: “Tabii bu ünlü Rus atasözü ‘Hiç risk almayan hiç şampanya içemez’ denilen durumlardan birinde değil.“
Alışıla geldik bir Putin cevabı, anlaşılmaz ve alaycı fakat Suriye konusunda doğru tercihi yaptığına emin: “İyi ve pozitif dönüşleri olduğunu düşünüyorum. Beklediğimden de fazlasını başardık.”
Ordu barış döneminde elde edemeyeceği deneyim kazandı
Putin, ‘binlerce’ İslamcı militanın öldürülmesi ve Beşar Esad yönetiminin desteklemesinin yanı sıra, Rusya’nın, Ortadoğu’da tekrar bir güç haline gelmesini özellikle İsrail’den Suudi Arabistan ve İran’a, tüm taraflarla müzakere edebilen tek taraf olmasına bağladı.
Putin şunları söyledi: “Ayrıca Rus silahlı kuvvetlerinin harekatlarından bahsetmek istiyorum. Silahlı kuvvetlerimiz, herhangi bir barış dönemi tatbikatları sırasında elde edemeyecekleri kadar deneyim edindi.”
Suriye’de sekiz yıldır devam eden iç savaş yarım milyon insanın ölümüne, 5.6 milyon insanın mülteci olmasına ve milyonlarca insanın yerinden edilmesine yol açsa da, ironik bir şekilde Putin’in özgüvenini vurguluyor. Putin artık en önemli masada olduğunu ve tarihin kendi tarafında olduğunu düşünüyor.
2014 yılında Kırım’ın ilhakından beri, Putin, uluslararası düzeyde tecrit girişimleriyle karşılaştı. Ancak Osaka’daki G20 zirvesinin arefesinde, ABD’nin dünyadaki rolünün hiç bu kadar belirsiz olmadığı bir dönemde, Rus lider hala sahnenin merkezinde.
Eski KGB çalışanı Putin, Kremlin’deki ofisinde 90 dakika süren söyleşi esnasında, Rus imparatorluğunun dört önemli liderinin heykellerinin her birinin bir köşeden baktığı mekanda, uluslararası kurallara dayalı düzenin çöküşünden, Çin’in yükselişine, liberal ideolojinin sona ermesinden İngiltere ile ilişkilerin iyileşme ihtimaline kadar birçok konuya değindi.
‘Korumacılıkla birlikte durum patlamaya hazır’
Putin, G20 öncesinde yapılan söyleşide, küresel istikrara risk oluşturan birçok konuyu da ele aldı. Amerika’nın Çin’e karşı açtığı gümrük vergisi savaşıyla başlayıp Basra Körfezi’ndeki çatışma tehditleriyle devam eden korumacılığını “Açıkça söylemek gerekirse, durum kesinlikle daha dramatik ve patlamaya hazır bir hale geldi” sözleriyle değerlendirdi.
Rus lider, ‘siyasi güç dengesinde geleneksel batı liberalizminden, ulusal popülizme doğru bir kayma olduğunu, bunun kamuoyunda göçmenlik konusundaki kızgınlıktan, çokkültürlülükten ve dine zarar veren seküler değerlerden beslendiğini’ söyledi.
‘Liberal ideoloji amacından uzun yaşadı’
Karl Marx’ın “Din kitlelerin afyonudur” iddiasını reddederek şu soruyu yöneltiyor Rusya devlet başkanı: “Hepimizin İncil’deki değerleri temel alan bir dünyada yaşadığımızı unuttuk mu?” Benzer şekilde Rus liderin gözünde ‘liberal ideoloji amacından çok daha uzun süre yaşadı.’
‘Trump yetenekli bir insan, seçmenini anlıyor’
Putin, röportajın birçok yerinde ABD için sert değerlendirmeler yapsa da, konu ABD Başkanı Donald Trump’a geldiğinde kibardı ve kendisinden birkaç kez ‘Donald’ ismiyle bahsetti: “Sayın Trump kariyeri olan bir siyasetçi değil. Sorunlarla mücadele konusundaki yöntemlerinden birçoğunu kabul etmiyorum. Ama ne var biliyor musunuz? Bence kendisi yetenekli bir insan. Seçmenlerinin kendisinden ne beklediğini çok iyi biliyor.”
Britanya’da öldürülen ve eski bir Rus ajanı olan Sergei Skripal’e yapılan suikast girişiminde Londra’nın Moskova’yı suçlanasına ise Putin şu yanıtı verdi: “Bakın, tüm bu ajanlar, yabancı ajanlar yaygarası ciddi devletler arası ilişkileri bozmaya değmez. Bu ajan hikayesinin bizim deyimimizle ‘beş kuruş’ değeri yoktur. Bu konuyu bırakmalıyız ve istihbarat servislerinin ilgilenmesine izin vermeliyiz.”
‘Biz demokrat bir ülkeyiz, burada başbakanı halk seçer’
Putin röportajın sonunda son bir iğneleme yapmadan duramıyor. Bu sefer konu Britanya’nın muhafazakarlarının Başbakan Theresa May’in ardından yeni bir lider seçmesi. Ya Boris Johnson ya da Jeremy Hunt genel seçim olmadan başbakan olacak. Putin ise konuyu şöyle değerlendiriyor: “Burada işler Britanya’dakinden farklı. Biz demokratik bir ülkeyiz. Tercih her zaman Rus halkı tarafından yapılır.” Fakat Putin’in kendisi de 1999 yılında eski devlet başkanı Boris Yeltsin’in yolsuzluk iddiaları sonrası gelen baskılar sonucunda istifa etmesi üzerine başkanlığı devralmıştı. Kendisine bunu hatırlattığımızda ise omuzlarını silkti ve “Ee ne olmuş” dedi.
[ad_2]