Ana SayfaSporSelçuk Keskin: Hayalimde olimpiyat...

Selçuk Keskin: Hayalimde olimpiyat var

Halkbank Erkek Voleybol Takımı Kaptanı Selçuk Keskin, hayalinin olimpiyat şampiyonluğu olduğunu söyledi.

Türkiye’den bir takım sporunda olimpiyat şampiyonu olmasını çok istediğini dile getiren Keskin, “O başarı hayalini gerçekleştiren branş kendini de ülke sporunu da üst mertebeye taşır. İnşallah önümüzdeki olimpiyatlarda takım sporlarında şampiyonluk yaşayabiliriz. Elbette bu voleybolda olur ve ben de bu ekibin bir parçası olabilirsem ne mutlu bana” dedi.

30 yıldır voleybolun içinde olduğunu belirten tecrübeli oyuncu, üst ligdeki 23.yılını yaşadığını ve adil bir şekilde kazanmaya odaklı bir voleybol felsefesinin olduğunu söyledi.

Halkbank ve Ankara’nın yer ayrı

İstanbul’da, kulüp takımlarında oynadıktan sonra Ankara’ya döndüğü için kendini şanslı hissettiğini dile getiren milli pasör, kulüp takımlarında forma giymenin kendisi adına önemli bir deneyim olduğunu ifade etti. “Zaten voleybolun içindeki her sene size bir başka tecrübe kazandırır” diyen Selçuk Keskin şöyle devam etti:

“Tekrar Halkbank’a döndüğüm için kendimi şanslı hissediyorum. Türkiye’nin en çok şampiyonluğu bulunan takımında yer almak ve kaptanlık yapmak onur verici. Ayrıca Ankara’yı çok seviyorum. Çünkü eşimle Ankara’da tanıştık. Ankara’nın bendeki yeri apayrı. Yine de bir eleştirim var ki, çok önemli bir spor ve voleybol kaynağı olan Halide Edip Lisesi yıkılıyor. Lütfen Ankara bu eğitim yuvasına sahip çıksın”

Karakterimizi sahaya yansıtıyoruz

Bu seneki Halkbank’ın karakterini sahaya yansıtan bir ekip olduğunu aktaran ve her geçen gün daha da olgunlaştıklarını açıklayan Kaptan Keskin, “Birbirimizi daha iyi anlamak için çaba harcıyoruz. Önümüzdeki antalya escort günlerde uyumumuzun çok daha iyi olacağından kuşkum yok. Buna karşılık biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Bizi bir takımın kolayca yenemeyeceğine dair ben ve takımda bir inanç oluştu. İşte bu çok önemli bir takım tavrı bence. Sabırlıyız ve yenilgiye tahammülümüz yok.

Bununla birlikte, eksiklerimizin de farkındayız, ayağımız yere basıyor. Takımımız hedeflere kilitlendi, sevinmek için sezon sonunu bekliyoruz” diye konuştu.

Selçuk Keskin’in üç kulvarda yarışmakla ilgili görüşleri şöyle:

“Bu bir takım için elbette zor. Avrupa kupası oynayan takımların kaderidir bu. Ama sezon başında çok sıkı bir hazırlık dönemi geçirdik ve mücadeleye hazırız. Bazı şanssız sakatlıklar yaşadık. Bu sakatlıklar süreci olumsuz etkilemesin diye herkes üzerine düşenden daha fazla sorumluluk aldı. Şanslıyız, çünkü takımımızdaki tüm oyuncular ilk altı oynayabilecek kapasitede. Bu nedenle bazı maçlarda rotasyon yapabiliyoruz. Antrenmanlarda çok sert takım çalışmaları yapabiliyoruz. Bu da bizi yukarı çekiyor. Eğer böyle çalışmaya devam edersek ki, edeceğiz, sezon sonu tüm kupalarda hedefine ulaşmış bir Halkbank öngörüyorum.”

Gençlere tavsiyeler

Voleybolun bir yaşam tarzı olduğunu dile getiren deneyimli pasör, 30 yılını voleybola verdiğini ve bir 30 yılını daha seve seve verebileceğini açıkladı. Keskin’in gençlere tavsiyeleri şöyle:

“Spor yapsınlar, bundan hiç vazgeçmesinler, spor hep hayatlarında olsun, sporu yaşam tarzı haline getirsinler, kendilerini her gün geliştirsinler.”

Ya pasör mevkii…

“Pasör takımın beynidir ve voleybol, top yere değmeden oynanan tek takım sporudur. Bu yüzden voleybol gerçek bir takım sporudur. Voleybolda tek başınıza bir hiçsiniz.

Yerimiz elbette dolacak ama yerimizi alacak gençlerin çok ama çok fedakârlık yapması gerekecek. Ligdeki tüm genç pasörleri beğeniyorum. Ama oynayarak şampiyonluklar yaşadıklarında daha çok beğenecek ve her zaman destek olacağım.”

Tabiat verdiğini geri almak üzere

Çevre kirliliği, iklim değişikliği ve israf hakkında endişeli olduğunu açıklayan Selçuk Keskin sözlerine şöyle açıklık getirdi:

Yeni nesillere daha güzel, daha yaşanır bir dünya bırakmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.

Çevre kirliliğinin hastalıklara, gıda israfının da iklim değişikliğine sebep olduğunu düşünüyorum. İklim değişikliği su buharlaşmasını, o da doğal afetleri tetikliyor. Tabiat verdiğini, almak üzere! Ya kuraklık oluyor ya sel basıyor! Bu nedenle her türlü israfı azaltırsak dünya normale dönme yolunda adımlar atacak. Azaltmazsak, zaten doğa kestiği cezayı gün be gün artırıyor. Hepimizin bu tehlikenin farkında olması, farkındalığı artırması lazım. Daha yaşanır bir dünya için hepimize düşen görevler var. Bu bizim gelecek nesillere borcumuz.

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Bakan Selçuk: ‘Sosyal Koruma Kalkanı çerçevesinde 34 milyar kaynak aktardık’

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, sosyal...

Ethereum yüzde10 yükseldi

Sınır Tanımayan Gazeteciler (STG) tarafından yayımlanan raporda, dünyada şu anda...

Sovyet Bilimcilerin Einstein’a Açık Mektubu!

İkinci Dünya Savaşı (1939-1945), iki yıl kadar önce bitmiştir. Einstein ve...

Erbil’de Ordu’lu 3 işçi hayatını kaybetti

Kuzey Irak'ın Erbil kentinde inşaat halindeki tünelin çökmesi sonucu Ordulu 3...

Tartışı-Yorum

Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi

Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...

Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…

“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...

Kalbi atan ölü bedenler

Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...

Kuzguni Gömüt

Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...

Direniş Suflesi: Hayır

‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...

Üşüyor bir coğrafyanın yüreği

'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği,  geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...

En çok mor

Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...

Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…

Levent Ünsaldı Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...

Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm

Rıza Yalçın Koçak Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...

Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?

Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...

Rütbelerin Er’leri

Rıza Yalçın Koçak ‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin! Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu. Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar. Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini. Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....

Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı

Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...