Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi fotoğrafçılık sanatında da kadının adına pek rastlanmaz. Daha önce bunun yazar, filozof, ressam ve matematikçi gibi birçok örneğini çeşitli listelerimizde sizinle paylaşmıştık. Bu listede Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’ın hikayesine yer vereceğiz.
Diğer kadın listelerine göz atmak için buraya bakabilirsiniz…
Varlıklı Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Türkiye’nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan, 1915 olaylarından sonra sığındığı İstanbul’da, 1996’ya kadar birçok kesimden kimseyi ölümsüzleştirir.
Dedesi Agop Şahinyan Paşa, 1877’de kurulan ilk Osmanlı Parlamentosu Meclis-i Mebusan’da Sivas kentini temsil ediyordu. Milletvekili torunu olmanın sınıfsal ayrıcalıklarıyla dünyaya gelen Şahinyan’ın yaşamı, henüz küçük bir çocukken tanıklık ettiği 1915’in akabinde aniden değişti.
Sivas’ın en köklü ve güçlü ailelerinden Şahinyanlar, bölgede sahip oldukları 30’a yakın köy, beş büyük un fabrikası, sayısız gayrimenkul ve kent merkezindeki Şahinyan Konağı’nı geride bırakarak Samsun üzerinden İstanbul’a sığındılar.
Harbiye’de mütevazı bir apartman dairesine taşınan Şahinyanlar için, Cumhuriyet döneminin getirdiği yeni koşullar altında bambaşka bir süreç başladı.
Maryam’in babası fotoğrafçıydı ve okulu bıraktıktan sonra, onun yanında çalıştı. 1937 itibarıyla tüm ailenin ekonomik yükünü omuzlayarak stüdyoyu tek başına işletmeye karar verdi.
Maryam Şahinyan; Sivas merkezinde, Çamlı Köşk olarak bilinen Şahinyan Konağı’nda doğdu. Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı olarak, stüdyosunda döneme damgasını vuran fotoğraflar çekti. 1936’da Fransız Okulu Sainte-Pulchérie’yi terk etmek zorunda kaldı.
Şahinyan, 1942 Varlık Vergisi, 6-7 Eylül 1955 olayları, 1974 Kıbrıs Savaşı başta olmak üzere, köyden kente göçün en şiddetli yaşandığı yıllara ve ülkenin geçirdiği demografik ve sosyolojik değişimlere kamerasıyla tanıklık etti.
Maryam Şahinyan’nın fotoğraflarında; şehrin en şık kadınları, gayrimüslim aileleri, Bolşevik Devrimi’nden kaçıp İstanbul’a sığınan Ruslar, tiyatro grupları, müzisyenler, idealize edilmiş çocuklar, subaylar, vaftizlik ve sünnetlik çocuklar, transeksüeller, düğün günündeki çiftler, iç çamaşırlarıyla kadınlar dikkat çekiyor.
Yarım asır boyunca bir gün dahi aksatmadan Şişli’deki evinden yürüyerek gidip geliyor stüdyoya Maryam Şahinyan, her öğlen yalnızca bir kırmızı elma yiyor, siyah iş önlüğünü ve kolçaklarını hiç çıkartmadan, 1. Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü kamerasıyla, 1985’e dek siyah beyaz fotoğraf çekmeye devam ederek, sessizce, fark edilmeden sürdürdü bu işi. Ta ki 1996 yılında hayatını kaybedene dek.
Kadınları görünür kılmak adına hazırladığımız bu listelere de bakabilirsiniz:
►Felsefe tarihinde ‘erkekliğin’ gölgesinde kalmış 19 kadın filozof
►Ataerkil bir toplumda 4 maddeyle kadınların giyimine göre takılan isimler
►Erkekler için 7 maddelik “eril düzene katılmama” rehberi
►Dildeki cinsiyetçilikten kurtulmak için 14 maddelik imtihan
►Hannah Price ve ‘tacizcileri taciz etme aracı’ olarak fotoğrafçılık
►Erkeğin dünyasında zincirlerini kırmış 20 kadına adanmış 20 film
►Tarihteki 15 mucit kadın
►Uğruna şiirler yazılan değil, şiir yazan 11 ‘kadın’ şair
Bu bilginin doğru olduğundan şüpheliyim.Benim bildiğim Türkiye’nin ilk kadın fotoğrafçısı Naciye Suman olup,stüdyosunu “Hanımlar Fotoğrafçısı Naciye” adıyla 1919 İstanbul’da da açmıştır. (Fotoğraf Müzesi’nden)