Sivas Katliamı mağdurları, firari üç sanık yönünden davanın 26 senedir devam etmesi ve sanıkların yakalanmamış olması sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) hak ihlali başvurusunda bulunmuş oldu. Sanıkların yakalanmamış olmasının devletin kusuru olduğu belirtilen dilekçede, firari sanıkların örgütlü bir halde yurtdışına çıkarıldığı kaydedildi. Firari üç sanıkla ilgili davada ise mahkeme, üç sanığın gazete ilanı ile aranmasına, gelmemeleri halinde kaçak sayılacaklarına karar verdi, mallarına el konulacağı uyarısında bulunmuş oldu.

Sivas Katliamı davasının avukatları Şenal Sarıhan ve Hasan Cem Yılmaz, 29 Nisan’da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuş oldu. Müracaat dilekçesinde 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta meydana gelen gerici katliamda, Madımak Oteli’nde, 35 yurttaşın yanarak ve dumandan boğularak yaşamını yitirmesi vakasına ilişkin adli süreç özetlendi. Soruşturmanın tamamlanmamış yapıldığına dikkat çekildi. Halen devam eden Sivas davası sanıklarından Murat Sonkur’un Yargıtay’ın verdiği bozma sonucu sonrasında mahkemenin tahliye etmiş olduğu, hemen sonra 14 Mayıs 1997’de ikinci kararla gıyaben tutuklandığı anımsatılan dilekçede, 1 Haziran 1994’te bırakılan öteki iki firari sanık Murat Karataş ve Eren Ceylan hakkında da 26 Aralık 1994 tarihinde gıyaben tutuklama sonucu çıkarıldığı anımsatılarak Cafer Erçakmak örneği verildi.
özensizlik ve dikkatsizlik anlatıldı
Adil yargılanma haklarının ihlal edilmiş olduğu belirtilen dilekçede, bu kapsamda etkili soruşturma yürütülmediği vurgulandı. Dilekçede, “Sanıklar ana davanın sanıklarıdır. Yakalanmamış olmaları sebebi ile mahkeme önüne getirilememişlerdir. Makul sürenin aşılmasındaki ana niçin etkili soruşturmanın yapılamamış oluşudur. Dosyamız yönünden de uzun yargılama özensizlik ve ihmalden meydana gelmektedir. Davanın daha da uzaması halinde zamanaşımı gündeme gelecek ve etkili bir hak arama olanağı tümü ile ortadan kalkacaktır” denildi. Ana davada yargılanan sanıkların DGM tarafınca tahliye edilmesi sonrasında “örgütlü bir halde yurtdışına kaçırıldıkları”nın anlatıldığı dilekçede, “Devletin, bu sanıkların yakalanmaları mevzusunda içinde bulunmuş olduğu atalet-ihmal- özensizlik sebebi ile, haklarında ağır cezalar istenen tek bir sanık bile yakalanarak mahkeme önüne getirilememiştir. Bu süreç, bu yıl itibari ile 26 yıla ulaşmıştır. Ortada tartışılmayacak bir uzayan yargılama- makul sürenin aşımı söz mevzusudur” denildi. Duruşmaların uzun aralıklarla yapılmış olmasının da davanın uzamasında etkili olduğu belirtilen dilekçede, “Sadece, öne alma istemlerimize rağmen duruşmalar, minimum dört ya da altı ay aralıklarla gerçekleştirilerek, adeta uykuya yatırılmıştır” ifadesi yer aldı. Dilekçenin netice bölümünde, hak ihlali talebinin yanı sıra yakınlarını kaybeden her başvurucu için 100 bin TL, sağ kurtulanlar yönünden ise 50 bin TL tinsel tazminat istendi.
İlanla aranacaklar
Öte taraftan firari üç sanık ile alakalı davaya Ankara 1. Ağır Mahkemesi’nde devam edildi. Avukat Şenal Sarıhan, davanın zamanaşımı süresinin 2023’te sona ereceğini, sanıkların bunun için kaçtığını belirterek bir an ilkin karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, sanıklar hakkında bir gazeteye yada ikametlerinin kapısına duyuru asılmasına, 15 gün içinde mahkemeye gelmemeleri halinde kaçak sayılacaklarına karar verileceğine hükmetti. Mahkeme, gelmemeleri halinde mallarına el konulacağı uyarısında bulunmuş oldu. Sadece mahkeme başkanı, karar verilmesi talebine ilişkin, “Sanıkların gelmesini bekleyeceğiz. Bu yüzden karar veremeyiz” diyerek “kaçak duyuru edilmeleri” kararıyla çelişkiye düştü.