Ana SayfaPolitika“Evlatlarımızın hakkını korumak için...

“Evlatlarımızın hakkını korumak için oradaydım”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık grup toplantısında partililerine seslendi. Geçtiğimiz hafta Et ve Süt Kurumu’na yaptığı ziyarete ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Ben ‘kapılar açılsın’ diye değil, evlatlarımızın hakkını ve hukukunu korumak için oradaydım. Kapıyı açarlar veya açmazlar herkesin hakkını, hukukunu korumak zorundasın. Benim muhatabım makam değil, muhatabım Et ve Süt Kurumu. KİT komisyonuna gelir, bütün vekillere hesap verir. Hesap verecek olan bir organdan hesap sormak istiyorum” dedi. 

Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, “İstanbul’da işlenen bir cinayeti Türk millet adına kararı vermesi gereken mahkemenin itibarını Arabistan’a devrediyorsun. Egemenlik hakkını devrediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir rezalet görülmedi. Ne için? Para için. Biz bu memleketi kurarken para için mi yaptık ya? Bu devletin itibarı için yaptık” dedi. 

“3 MİLYON 500 BİN AİLENİN, İŞ YERİNİN ELEKTRİĞİ KESİLDİ”

Faturasını ödeyemeyen 3 milyonu aşkın hanenin elektriğinin kesildiğini belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “3 milyon 500 bin ailenin, iş yerinin elektriği kesildi. Bunu vatandaş görüyor. Bir insan ‘ben elektrik parasını ödemiyorum’ diyemez. Ama faturasını ödeyemeyecek noktaya getiriyorlar. Ben onların yaşadığı sıkıntıları dile getirmek adına bilinçli olarak elektrik faturamı ödemedim. Sözcüsü kim olacak bu ailelerin, derdini kim dile getirecek? Bu haksızlığı yapan iktidarı geniş kitlelere nasıl anlatacağız? 1 milyon 593 bin hanenin doğal gazı kesildi. İktidar sahipleri bunun ne kadar farkında?” 

Hedefine iktidarı alan Kılıçdaroğlu, iktidarın işsizliğin azaldığı yönündeki açıklamalarının doğruyu yansıtmadığını dile getirerek şunlara değindi: “‘İşsizlik azaldı’ diyorlar. Ne azalması. Ceplerimiz kağıtlarla dolu. ‘İngiltere’de doktora yaptım işsizim, yurt dışına mı gideyim’ diyor. Onlara göre Türkiye’de iş var; ama beğenmiyorlar, halka böyle söylüyorlar. Aldatmak, kandırmak istiyorlar halkı. 17 bin kişi başvurdu 78 temizlik işçisi görevi için. 60 temizlik işçisi için 53 bin kişi başvuruyor. Hani beğenmiyorlardı? Bunlar yönetemiyorlar. Yönetme güçleri, kapasiteleri yok. Hazır parayla idare ettiler. Malları, mülkleri, fabrikaları, bankaları sattılar. Deniz bitti, şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar” dedi.

“MUHATABIM ET VE SÜT KURUMU”

Geçtiğimiz hafta Et ve Süt Kurumu’na ziyaret gerçekleştirmesine ve randevusu olmadığı iddia edilerek binaya alınmamasına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, “Bir aile çocuğuna et ve süt veremiyorsa, ‘ete zam yapalım da kuyruklar da bitmiş olsun’ diyorsa başındaki kişi, bunu sıradan bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna anlatırsanız doğru olmaz. Oraya gitmeli, oranın önünde açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Yanlışları dillendirmelisiniz. Ben ‘kapılar açılsın’ diye değil, evlatlarımızın hakkını ve hukukunu korumak için oradaydım. Kapıyı açarlar veya açmazlar herkesin hakkını, hukukunu korumak zorundasın. Benim muhatabım makam değil, muhatabım Et ve Süt Kurumu. KİT komisyonuna gelir, bütün vekillere hesap verir. Hesap verecek olan bir organdan hesap sormak istiyorum. Siz bunu yapamazsanız AK Parti iktidarının devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız. Herkesin bunu görmesi lazım. Özellikle fakir mahallelerde Et ve Süt Kurumu’na gitmem, çocukların beslenme hakkını savunmam ciddi olumlu bir tepki doğurdu. TÜİK her yılın şubat ayında kırmızı et üretimi istatistiklerini yayımlardı. En son 11 Şubat 2020’de yayımlandı. Neden yayımlamıyor? Çünkü gerçekleri milletin bilmesini istemiyorlar. Bizim görevimiz buna dikkat çekmek. Et ve Süt Kurumu’nun 2019’a göre zararı 32 milyon lira” ifadelerini kullandı.

“EGEMENLİK HAKKINI DEVREDİYORSUN”

Cemal Kaşıkçı dosyasının Türkiye’den Suudi Arabistan’a devredilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, “İstanbul’da Suudi Konsolosluğunda bir cinayet meydana geldi. Suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunun uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir. Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. AK Parti ve MHP’ye oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nde egemenlik hakkını kullanan 3 kurumdan birisi de yargıdır. Türk milleti adına karar verir yargı. İstanbul’da işlenen bir cinayeti Türk millet adına kararı vermesi gereken mahkemenin itibarını Arabistan’a devrediyorsun. Egemenlik hakkını devrediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir rezalet görülmedi. Ne için? Para için. Biz bu memleketi kurarken para için mi yaptık ya? Bu devletin itibarı için yaptık. Bahçeli de nasıl milliyetçiyse anlayamadım. Bir devletin egemenlik hakkı başka bir ülkeye devredilir mi?” dedi.

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bir devlet sağlıklı bir yönetim için planlama yapar. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. Çiftçinin ve esnafın kredi faizlerini sileceğiz. Döviz garantili işlemler. Diyorlar ya ‘Biz milliyetçiyiz’ sizin milliyetçiliğiniz. O döviz garantili işlemlerin tamamını Türk lirasına çevireceğiz. Kim milliyetçi, kim ülkücü, kim vatansever herkes görecek. Türkiye’de herkes bir dert küpü. Ekonomik Sosyal Konseye çağıracağız; anlatın dertlerinizi. Ekonomik Sosyal Konseyi işlevsel hale getireceğiz. Kamuda mali disiplini sağlayacağız. Bütçe paraları nerelere harcanıyor belli değil. Varlık Fonu’nu kaldıracağız. Enflasyon da en haksız vergi. Ulusal Vergi Konseyi kuracağız. Türkiye’de merak eden herkes ‘vergiler nerelere harcandı’ diye bakıp görecek. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Bu Meclis’te rüşvet alana, iş takipçiliği yapana, TÜGVA’nın hizmetkarlığını yapanlara yer yok. İlk çıkaracağımız kanunlardan biri Siyasi Ahlak Kanunu.”

“BU BEYLERE GÖRE ÇALMAK HARAM DEĞİL; AMA KARAMSARLIK HARAM”

Göç İdaresi Başkanlığı’na sosyal medya hesabından sorular yönelttiğini ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Hiçbirine cevap yok, hakaret var. Hakaret ediyorsan kusurunu örtmeye çalışıyorsun. Herkesin merak ettiği soruları sordum. Bakalım yanıt verecekler mi? Veremezler. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Sabırla bekleyeceğiz. Milletimiz de beklesin. Neyin ne olduğunu hep birlikte göreceğiz. Süleyman Şah Türbesini kendi toprağımıza bayrağımıza dikerek, yeniden yerine koyacağız. Sözde milliyetçi bunlar. Çıkar peşinde koşanlardan milliyetçi olmaz. Milliyetçi vatanseverdir, vatanını sevendir, ülkesini sevendir. Hesap vermesini bileceğiz. Bunu onurlu bir görev olarak göreceğiz. Bahçeli ‘zamlar, hayat pahalılığı geçicidir, Müslümana karamsarlık haramdır’ diyor. Fetva veriyor İslam alemine. Bu beylere göre çalmak haram değil; ama karamsarlık haram. Ne yapayım. Gerçekten de MHP’ye üzülüyorum. Böyle bir pozisyona asla düşmemeliydi.”

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Çağrı merkezi çalışanları: Pandemide psikolojimiz bozuldu

Müşteri temsilcisi Mehmet Ercan, “Pandemide eve geçiş oldu fakat eve geçen...

‘Merkez’ ihtiyaç kredilerine kısa vadede yeni önlemler uygulayacak

Merkez Bankası (MB) ihtiyaç kredilerine yönelik önlemlerin kısa vadede hayata...

Uğruna şiirler yazılan değil, şiir yazan 11 ‘kadın’ şair

Kadın ve şiir sözcükleri yan yana gelince hep erkek şairler tarafından...

Bursa Oto Ekspertiz Firmaları Listesi

Bursa oto ekspertiz firmalarının sayısı her geçen gün artmaktadır. Ekonomik koşullar...

Tartışı-Yorum

Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi

Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...

Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…

“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...

Kalbi atan ölü bedenler

Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...

Kuzguni Gömüt

Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...

Direniş Suflesi: Hayır

‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...

Üşüyor bir coğrafyanın yüreği

'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği,  geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...

En çok mor

Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...

Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…

Levent Ünsaldı Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...

Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm

Rıza Yalçın Koçak Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...

Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?

Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...

Rütbelerin Er’leri

Rıza Yalçın Koçak ‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin! Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu. Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar. Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini. Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....

Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı

Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...