Ana SayfaListelerTürkiye siyasal hayatında kapatılan...

Türkiye siyasal hayatında kapatılan Kürt partileri

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş başkanları, milletvekilleri ve belediye başkanlarının tutuklanmasıyla aynı soru akıllara geldi. HDP kapatılacak mı? Hükümet yetkililerinin geçtiğimiz süreçte artık parti kapatılmalarının olmayacağına dair açıklamaları olsa da, bundan sonra nelerin olabileceğini kestirmek çok zor görünüyor.

90’lı yıllar öncesinde Demokrat Parti, CHP, TKP, TİP gibi legal partilerde siyasi faaliyetlerine devam eden Kürtler, 90’lı yıllarla birlikte kendi partileriyle siyaset arenasına dahil olmaya başladı.

Halkın Emek Partisi (HEP) ile başlayan Kürt demokratik siyaseti, ardında gözaltı, tutuklama, ölüm, faili meçhuller bırakırken bugün HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) olarak siyasi yaşamına devam ediyor.

Çok sayıda bileşenden oluşan ve Türkiye’nin batısına da seslenen HDP ile Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) isim değiştirmesiyle oluşan DBP, Kürt demokratik siyasetinin günümüzdeki muhatapları olarak değerlendiriyor.

HDP ile ilgili tartışmalar devam ederken, biz de kapatılma ya da kendini feshetmesiyle sonlanan demokratik siyaset arenasındaki Kürt partilerini liste olarak derledik.

 

1. HEP (Halkın Emek Partisi)

halkin-emek-partisi

 7 Haziran 1990 tarihinde kurulan HEP, 1991 Genel seçimlerine Sosyal Demokrat Halkçı (SHP) listesinden katılarak 18 Milletvekiliyle TBMM’ye girdi. SHP’den istifa etmek zorunda kalan 18 HEP’li, DEP’e geçti.

HEP, 14 Eylül 1993 tarihinde kapatıldı.

 

2. ÖZDEP (Özgürlük ve Demokrasi Partisi)

 1992 yılında HEP’in kapatılma ihtimali nedeniyle kurulan ÖZDEP, DEP’e katıldı ve Anayasa Mahkemesi tarafından 23 Kasım 1993 tarihinde kapatıldı.

 

3.DEP (Demokrasi Partisi)

demokrasi-partisi

 7 Mayıs 1993: DEP Yaşar Kaya başkanlığında kuruldu. Partinin 1. Olağan Kongresi’nin ardından yedi Genel Merkez yöneticisi gözaltına alındı.

2 Eylül 1993’te HEP Parti Meclis Üyesi Habip Kılıç Batman’da öldürüldü. 4 Eylül 1993’te ise DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ve Batman İl Yöneticisi Metin Can öldürüldü.

16 Eylül 1993 te DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya Ankara DGM tarafından tutuklandı. Aynı gün SHP’den 8, bağımsızlardan 2, ANAP, DYP, CHP ve DSP’den birer olmak üzere toplam 14 Belediye Başkanı DEP’e katıldı.

2 Aralık 1993 tarihinde DEP’e açılan kapatma davasında “Devletin ülkesi milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhinde faaliyetlerde bulunduğu” iddialarına, “DEP’in Barış Çağrısıdır” başlıklı bildiri ve Yaşar Kaya’nın çeşitli konuşmaları gerekçe yapıldı.

1. Olağanüstü Kongresi’nde Genel Başkanlığa Hatip Dicle’nin seçildiği DEP’in, Genel Merkezi ve 8 parti binası 18 Şubat 1994 tarihinde bombalanarak kullanılamaz hale getirildi.

25 Şubat 1994 tarihinde DEP, seçimlerden çekilme kararını duyururken, 2-3 Mart 1993 tarihide ise 13 DEP Milletvekilinin dokunulmazlıkları TBMM Genel Kurulu’nda kaldırıldı. Leyla Zana, DEP Başkanı Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak “örgüt üyesi olmak”tan 15 yıl hapis cezası aldı, 10 yıl Hapishanende yattı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bu davada Türkiye’yi mahkûm etti.

DEP 16 Haziran 1994 tarihinde kapatıldı.

 

 4. HADEP 

hadep

11 Mayıs 1994 tarihinde kurulan HADEP’in Genel Başkanlığı’na Murat Bozlak getirildi.

HADEP kurucusu ve Parti Meclisi üyesi Muhsin Melik ve şoförü Mehmet Ayyıldız, gittikleri Urfa’da öldürüldüler.

Genel Başkanları başta olmak üzere çok sayıda yöneticisi ve üyesi birçok defa gözaltına alınıp tutuklanan HADEP, seçimlere girmesine dönük engellemelere rağmen Nisan 1999’da HADEP, yerel seçimlerde bir büyükşehir (Diyarbakır), 6 il belediyesi (Ağrı, Batman, Bingöl, Hakkari, Siirt, Van) olmak üzere toplam 37 belediye kazandı.

Genel seçimlerde, parti toplam 34 milletvekili çıkardı; ancak yüzde ülke 10 barajı nedeniyle Meclis’e giremedi. 19-28 Şubat 2000 tarihinde ise HADEP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik, Siirt Belediye Başkanı M. Selim Özalp, Bingöl Belediye Başkanı Feyzullah Karaaslan, sokakta, jandarma tarafından gözaltına alındılar. Ağrı Belediye Başkanı Hüseyin Yılmaz, İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.

27 Eylül 2000 tarihinde Demokrasi Hareketi Girişim Grubu, partiye katıldı.50 kişilik bir grupla HADEP’e katılan Demokrasi Hareketi, çalışmaları düzenlemek üzere Sedat AslantaşKemal BirlikManir CeylanNaci KutlaşMehmet MetinerAltan Tan ve Canip Yıldırım‘ı görevlendirildiğini açıkladı.

HADEP 2002’de Sosyalist Enternasyonal’e kabul edildi.

13 Mart 2003: Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Mumin, HADEP’in, “terör odağı” haline gelmesi” gerekçesiyle, oybirliğiyle kapatıldığını açıkladı.

 

5. DEHAP

dehap

24 Ekim 1997 tarihinde kurulan DEHAP’ın Genel Başkanlığı’na Veysi Aydın genel başkan seçildi. DEHAP 18 Nisan 1999’dan gerçekleşen genel seçimlere katılmadı. Yerel seçimlere ise kısmi olarak katıldı.

7 Ekim 2002’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) DEHAP’ın seçimlere girmesinin engellenmesi için başvuruda bulundu. 27 Ekim’de, seçime bir hafta kala, YSK, DEHAP’ın seçimlere katılmasına karar verdi.

3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerinde HADEP, demokrasi ve emek güçleriyle birlikte DEHAP listelerinden seçime girdi. Yüzde 6,23 oy alarak 50’nin üzerinde milletvekili çıkardı. Yüzde 10 barajı olduğu için meclise milletvekili gönderemedi.

26 Mart 2003 tarihinde Partinin kapatılmasıyla 35 HADEP’li belediye başkanı DEHAP’a geçti.

DEHAP’ın, Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme önerilerini içeren bir deklarasyon yayınlaması üzerine 29 Nisan 2003 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ek bir iddianame ile, “yasadışı bir örgütün odağı olduğu” iddiasıyla DEHAP’ın temelli kapatılması için ikinci kez Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı.

29 Ocak 2004 tarihinde DEHAP, SHP, ÖDP, EMEP, SDP ve Özgür Parti, 28 Mart yerel seçimlerinde ortak hareket etmek üzere “Demokratik Güç Birliği” kurduklarını açıkladılar.

28 Mart 2004’te gerçekleşen yerel seçimlerde SHP, DEHAP, Özgür Parti, SDP, ÖDP, EMEP bloku, 5 il, 33 ilçe, 31 belde belediye başkanlığı kazandı.

DEHAP 19 Kasım 2005 tarihindeki 3. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde kendini feshetti.

 

6. Özgür Parti

ozgur-parti

6 Haziran 2003’de Ahmet Turan Demir başkanlığında kurulan Özgür Parti, DEHAP ile birlikte çalışmalar yürüttü ve 26 Haziran 2007’de feshedildi.

 

7. DTP (Demokratik Toplum Partisi)

demokratik-toplum-partisi

DTP, 9 Kasım 2005’te Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk‘un eş başkanlığında kuruldu.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 16 Kasım 2007’de parti hakkında kapatma davası açtı.

DTP, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde yüzde 10 ülke barajı engelini aşmak için, bağımsız adaylarla seçime girdi. 20 milletvekili çıkardı. Milletvekilleri daha sonra Meclis’te DTP grubunu kurdular.

Parti, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde de 99 belediye başkanlığı kazandı.

Nisan 2009’da başlayan operasyonlar sonucunda, bugün partinin 1000’in üzerinde üyesi ve yöneticisi tutuklandı.

DTP 11 Aralık 2009’da Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.

 

 

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

‘Omar ve Biz’e Varşova Film Festivali’nden ödül

“Kara Köpekler Havlarken”, “Sev Beni” adlı filmleriyle tanınan Maryna Er...

Devlet taşınmaz satışından 3 yılda 11.2 milyar TL bekliyor

2020 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi verilerinden derlenen bilgilere...

Meral Akşener aday oluyor

Son seçimlerde aday gösterilmeyerek büyük tartışmalara yol açan Meral Akşener'in MHP...

‘Çukur’ dizisine suç duyurusu: ‘Avukatlık mesleği itibarsızlaştırılıyor’

Show TV’de yayımlanan “Çukur” dizisindeki bir sahnede avukat rolündeki oyuncunun tartaklanmasına yönelik...

Tartışı-Yorum

Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi

Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...

Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…

“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...

Kalbi atan ölü bedenler

Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...

Kuzguni Gömüt

Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...

Direniş Suflesi: Hayır

‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...

Üşüyor bir coğrafyanın yüreği

'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği,  geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...

En çok mor

Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...

Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…

Levent Ünsaldı Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...

Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm

Rıza Yalçın Koçak Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...

Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?

Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...

Rütbelerin Er’leri

Rıza Yalçın Koçak ‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin! Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu. Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar. Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini. Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....

Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı

Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...