Ana SayfaPolitika“Kadın katillerine cesaret veriyorlar”

“Kadın katillerine cesaret veriyorlar”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Pınar Gültekin’i öldürmekle yargılanan Cemal Metin Avcı’ya verilen hesap cezasını gündemine alan Akşener, “Bugün Türkiye’de bir kadını, evladı acısı hâlâ yüreğimizde sızlayan Pınar kızımızı vahşice aramızdan alan bir katile haksız tahrik indirimi uyguluyorlar. Bugün Türkiye’de bir psikopatın 14 yıl sonra sokaklarımızda gezebilmesine göz yumuyorlar. Kadın katillerine cesaret veriyorlar. Yuh olsun! Yazıklar olsun!” dedi. 

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti lideri Meral Akşener, hazırlanan Sosyal Medya Yasası’na dair, “Bu yasa, internet sitelerini hizaya çekme yasasıdır. Bu yasa, televizyon ve gazeteler üzerinde kurulan baskıyı, internete taşıma sevdasıdır. Bu yasa, yeni bir RTÜK oluşturma çabasıdır. Ez cümle bu yasa, bir istibdat yasasıdır!” dedi. 

“O SANDIK GELECEK VE BU KİRLİ ZİHNİYET ÇEKİP GİDECEK”

Akşener’in açıklamasının satırbaşları şöyle:

Bugün Türkiye’de bir kadını, evladı acısı hâlâ yüreğimizde sızlayan Pınar kızımızı vahşice aramızdan alan bir katile haksız tahrik indirimi uyguluyorlar. Bugün Türkiye’de bir psikopatın 14 yıl sonra sokaklarımızda gezebilmesine göz yumuyorlar. Kadın katillerine cesaret veriyorlar. Yuh olsun! Yazıklar olsun! Türk yargısı için, utanç vesikası olarak anılacak bu kararda, onayı olan, imzası bulunan herkesi, Allah’a havale ediyorum. Bu kararda onayı, imzası olan herkesi bugün Allah’a havale ediyorum ama yarın iki elim de yakalarında olacak. Umarım bir gün, bu katillerin, bu vicdansızların, bu psikopatların; sadece başkalarının çocuklarını, kardeşlerini, eşlerini değil; sizin de çocuğunuzu, kardeşinizi, eşinizi bulabileceğinin farkına varırsınız. Umarım bir gün, o adalet terazisinin, size de lazım olabileceğinin farkına varırsınız. Umarım bir gün, girdiğiniz vebalin, aldığınız ahın, bu dünyadan sonra bir de ahiretin olduğu gerçeğinin farkına varırsınız.

Değerli kadınlar, biz yıllardır, bir hak, bir yaşam ve bir özgürlük mücadelesi veriyoruz. Bu mücadelede, hakkımıza girmek istediler… Sesimizi kısmak istediler… Yolumuzu kesmek istediler… Ama başaramadılar. Bizi yok sayarak, unutturacaklarını sandılar… Bizi yaralayarak, bastıracaklarını sandılar… Bizi öldürerek, eksilteceklerini sandılar… Ama çok yanıldılar. Çünkü her ne kadar, iktidar, kadınları her fırsatta hor görse de bu kirli zihniyete, her fırsatta yol verse de kadınlara yönelen şiddete, her fırsatta göz yumsa da biz biliyoruz ki artık günleri sayılı… Çok yorulduk, çok yara aldık, çok can kaybettik. Ama artık çok az kaldı! O sandık gelecek ve bu kirli zihniyet çekip gidecek. Ve işte o gün geldiğinde, yaralarımızı birlikte saracağız! Adaleti, özgürlüğü ve güveni birlikte sağlayacağız! Ölümleri, tacizleri, tecavüzleri değil, artık başarılarımızı konuşacağız! İYİ Parti iktidarında, İstanbul Sözleşmesi yeniden yaşatacak! Kadınlar yeniden konuşacak! Milletimiz yeniden huzur bulacak! Emin olun, çok az kaldı!

“MUHTEŞEM BORÇLANMA STRATEJİSİNİN MALİYETİ 710 MİLYAR LİRA”

Ülkemizde geçen her saati, yeni bir krizin eşiğinde tedirginlikle bekliyoruz. Her geçen günü, yeni bir zamla açıyor, yeni bir kaygıyla bitiriyoruz. Her geçen haftayı da Bay Kriz ve Nebati Bakan’ın, saçma sapan açıklamalarını dinleyerek geçiriyoruz. Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz hafta, bütçe verileri açıklandı. Ve biz de bu vesileyle, AK Parti iktidarının KOBİ’lerimize, esnaflarımıza, ihtiyaç sahiplerine bakışını bir kez daha görme fırsatı elde ettik. Bay Kriz’in bütçesinde ülkemizdeki tüm çiftçilere ve öğrencilere ayrılan paranın, ‘Kur Korumalı Mevduat Sistemi’ne ödenen paradan, daha az olduğuna, ibretle şahit olduk. Yanlış duymadınız. Sözüm ona ‘Yeni Ekonomi Modeli’nde, Türk Lirası çakılmasın diye icat ettiği, ‘Kur Korumalı Mevduat Sistemi’ ucubesi için ödenen para; tarıma ve öğrenci burslarına ödenen paranın, toplamından daha fazla. Hatta bu sisteme ödenen para, sosyal yardımların, iki katından bile fazla! Maalesef bu gidişle, ‘Kur Korumalı Mevduat Sistemi’nin ülkemize maliyeti, 230 milyar lirayı bulacak. Bu parayla, ülkemizin birçok problemini, rahatlıkla çözmek varken, Bay Kriz ve arkadaşları, sırf fantastik fikirleri, bir gün daha yaşayabilsin diye, bu ülkenin kaynaklarını, heba ediyor. Ne diyeyim, Allah akıl fikir versin. Bu arada, biliyorsunuz, bir de Nebati Bakan’ın üstadı, Damat Bakan vardı… Hatırlarsınız, o da affını istemeden önce, yine dahiyane bir fikirle bu ülkenin Hazinesi’ni, dolar ve altın üzerinden borca sokmuştu…

Peki, bu muhteşem borçlanma stratejisinin maliyeti, ne kadar oldu biliyor musunuz? Bugün itibarıyla, 710 milyar lira. Yanlış duymadınız. Bir Damat Bakan kolay yetişmiyor. Nebati Bakan’ın daha gideceği çok yol var… Bu 710 milyar liranın, 110 milyar lirasını ödedik. Bugünün parasıyla, ödeyeceğimiz 600 milyar lira daha var. Yani Kayınpeder, Damat ve Nebati’den oluşan ve artık pek de güldürmeyen, bu komedi dans üçlüsünün, dahiyane fikirlerinin, ülkemize maliyeti en az 940 milyar lira. Bu para, ülkemizin vatandaşından, şirketlerinden, bir yıl boyunca toplanan vergilerin, neredeyse yüzde 90’ı. Yani vatandaşımız ve şirketlerimiz, hiç durmadan çalışıyor, çabalıyor. Bu fantastik üçlü de bu parayı, eşsiz ekonomi vizyonlarıyla saçıp savuruyor.

“BU YASA, BİR İSTİBDAT YASASIDIR”

Ekonomi rayından çıkmış, bunlar sosyal medyayı kontrol etme derdinde. Biliyorsunuz önümüze, ‘Sosyal Medya Yasası’ adı altında, yeni bir yasak getirdiler. Neymiş? Yalan habere karşı önlem alacaklarmış. Neymiş? Dezenformasyonla mücadele edeceklermiş. Neymiş? Sosyal medya yalancıymış. Çünkü onlara göre yolsuzluk yok, haberi yapanlar yalancı. Aslında sığınmacı sorunu da yok, var diyenler yalancı. Ekonomide her şey tıkırında, ekonomi kötüye gidiyor diyenler yalancı… Değerli dava arkadaşlarım, bu yasa, internet sitelerini hizaya çekme yasasıdır. Bu yasa, televizyon ve gazeteler üzerinde kurulan baskıyı, internete taşıma sevdasıdır. Bu yasa, yeni bir RTÜK oluşturma çabasıdır. Ez cümle bu yasa, bir istibdat yasasıdır! Peki neden böyle bir yasaya gerek duydular biliyor musunuz? Çünkü korkuyorlar. Gerçeklerden korkuyorlar. Adaletten korkuyorlar. Milletin özgürce konuşmasından, herkesin doğruları öğrenmesinden korkuyorlar. Uğruna her şeyi verecekleri o koltukları, kaybetmekten korkuyorlar. Kurdukları rant düzeninin dağılmasından korkuyorlar. Maskelerin düşmesinden, Saray’daki sefanın bitmesinden korkuyorlar. 

“‘YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞIMIZ YOK’ DİYEN KEPAZELİĞİ UNUTMADIK”

Yaz aylarının gelişi ile birlikte iklim krizinin yol açtığı görüntüleri izliyoruz. Geçen sene yaşadığımız korkunç günlerin, bir daha tekrar etmemesi için dua ediyoruz. Ancak uzmanlar, Akdeniz’den gelen sıcak hava dalgasının Türkiye’yi de etkisi altına alabileceğini söylüyor. Bu durumun yangınlara ve orman yakan hainlere davetiye çıkaracağı aşikar. Nitekim daha dün akşam Marmaris’ten felaket haberi geldi. Gelen bilgilere göre yine uçak, hazırlık yok. Yine kontrol odası pozları ve bol miktarda hamaset var. Bu nedenle iktidarı bir kez daha uyarmak istiyorum. Geçtiğimiz sene günlerce yüreğimizi yakan, nefesimizi kesen ve canlarımızı alan yangınlarını unutmadık.

13 makam aracınız olmasına rağmen ‘Yangın söndürme uçağımız yok’ diyen kepazeliği unutmadık. Siz de unutmayacaksınız. Ağacına, ormanına, cennet doğamıza sahip çıkan milletimizin nasıl yalnız bırakıldığını unutmadık, siz de unutmayacaksınız. Bu sefer çok daha geç olmadan gereken önlemleri alacaksınız. Bu seferde beceriksizliğiniz, ihmaliniz, hatanız yüzünden aynı felaketi yaşarsak bizim de milletimizin de iki eli yakanızda olacak.

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Kudret Ayyıldır: Fed öncesi EURUSD, Altın ve Gümüş Yükselişini Sürdürüyor

Bu akşam FOMC beyanatı, Ekonomik Projeksiyonlar ve Fed Başkanı Powell’ın...

Alışveriş siteleri ‘çılgın’ indirimleri kaldıramadı

Tüketicilerin her yıl sabırsızlıkla beklediği 11.11 indirimleri alışveriş platformlarını çökertti....

AB mahkemesinden Starbucks kararı

Avrupa Birliği (AB) Genel Mahkemesi, AB Komisyonu’nun Starbucks’a yönelik vergi...

Şok Bitcoin senaryosu: Altı haneli rakamlar mümkün

Bitcoin (BTC) kripto piyasasındaki dalgalanmalara ve tüm çakılma beklentilerine rağmen...

Tartışı-Yorum

Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi

Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...

Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…

“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...

Kalbi atan ölü bedenler

Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...

Kuzguni Gömüt

Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...

Direniş Suflesi: Hayır

‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...

Üşüyor bir coğrafyanın yüreği

'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği,  geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...

En çok mor

Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...

Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…

Levent Ünsaldı Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...

Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm

Rıza Yalçın Koçak Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...

Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?

Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...

Rütbelerin Er’leri

Rıza Yalçın Koçak ‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin! Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu. Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar. Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini. Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....

Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı

Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...