Kürt Müziği ve dengebêjleri tanıdıktan sonra anonim şarkıları yeniden yorumlayan Agit Işık, Lorina Sibê albümüyle müzik severlerle buluştu.
Sesi ve sıra dışı yorumuyla Kürt müziğine yeni bir soluk olmak için yola çıkan müzisyen Agit Işık, slogan ve ajitatasyon tarzından kaçınıyor. İlk albümünde yoğun ilgi gören Işık, önümüzdeki zamanlarda en çok dinlenen sanatçılar arasına gireceğine inanıyor.
Batman’ın ücra bir mahallesinde arkadaşları ile kaldıkları bekar evinde kültür ve sanatla ilgili bir bilinçlendirme programı yaparak Kürt müziği ve dengbêjleriyle tanışan Agit Işık, girdiği Yüzüncü Yıl Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nde gitar çalmaya başlayarak anonim şarkıları yeniden yorumlamaya başlar. Daha çok yorumuyla ön plana çıkan genç müzisyen Işık, çıkardığı Lorina Sibê isimli ilk albümünde de daha çok özgün yorumunu ön plana çıkarıyor. Batman’da müzikle birlikte aynı zamanda resim öğretmenliği yapan Işık’ın albüm tasarımı da kendisine ait. Batman’da müzikle ilgilenmeye başlayan ve zamanla düğünlere ve bazı organizasyonlara katılan Işık, bu süre içinde tanınmaya ve aranan bir isim olmaya başlar. Yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çeken Işık, albüm yapması konusunda büyük bir talep ile karşı karşıya kalarak ilk albümü olan Lorina Sibê’yi çıkarır. Gitarla başladığı müzikte, iyi bir yorumcu olmanın çabası içine giren Işık, kendi deyimiyle yoruma odaklanarak iyi bir yorumcu olmak için yola koyulur. Anonim şarkıları yeniden yorumlayarak müziğe başlayan sanatçının ilk profesyonel adımı da bu albümü olur.
‘Yorumcu kimliğime güveniyorum’
Kasım ayında çıkardığı ilk albümündeki özellikle Lorina Sibê, Kew Helûn ve birkaç diğer şarkısını “vefa” olarak tanımlayan Işık, albümde en çok repertuarının içine sindiğini belirtiyor. Albümünde 10 şarkı bulunan Işık’ın iki şarkısının sözleri de kendisine ait. Elinde birçok beste olduğunu ve bunlara yer vermediğini kaydeden Işık, müzik hayatına attığı ilk adımda ise bunun nedenini ise şöyle ifade ediyor: “Hem bestelerime güvensizlik hali vardı. Hem de ilk albüme oturmadığını düşündüğüm için ikinci albüme sakladım. Yine hem söylediğim derlemelere hem de yorumladığım Erivan Radyosu’ndan bildiğimiz şarkıları bir vefa borcu gibi önce onlarla ilgili bir döküm çıkarmak istedim. Bazı şarkılarda geleneksel bir hava var iken bazılarında modern bir alt yapı kurulu. Yani hem vefa borcu hem de döküm olsun istedim. Benim de aşağı yukarı müzikle ilgilendiğim 10 yıllık sürecimi anlatan. Etkilendiğim şarkıları albümümde görmek istedim. Ve yorumladığım şarkılara albümümde yer verdim. Bu anlamda yorumcu kimliğime daha çok güveniyorum” diyor. İlk albümü olmasından dolayı bazı aksaklıklar yaşadığını ve eksiklikleri olduğunu kaydeden sanatçı, ikinci albümünde bestelere daha çok ağırlık vereceğini ifade etti.
‘Müziğimin Kürdi olmasına özen gösteriyorum’
Kendi tarzının ‘Kürdi’ bir tarz olduğunu ifade eden Işık, şöyle devam etti: “Ne olursa olsun Kürdi havayı yansıtmak istiyorum. Belli bir tarza odaklanmadım. Rock ve hatta Country şarkılarda yaptım ama hep Kürdi bir havası, bir tadı olsun istedim. Çünkü ben oradan besleniyorum. Müziğimi kategorize etmek istemiyorum ama Kürdi olmasına özen gösteriyorum. Bu havanın serpiştirildiği sözler beni mutlu ediyor. İstediğim şeyin gerçekleştiğini hissediyorum.”
‘Ajitatif ve sloganvari tarzdan uzağım
Kürt müziğinin içine düştüğü temel handikabın “ajitatif” ve “sloganvari” tarzlar olduğunu kaydeden Işık, bu tarzdan uzak durmaya çalıştığını belirterek, “sloganvari ve ajite eden sözlerden uzak duruyorum. Genel olarak müziğe söz merkezli yaklaşmak istemiyorum. Ama eğer sözlü müzik yapıyorsam bu doğal bir içerikte olmalı. Yani ajite etmeden insanlara ulaşabilmek istiyorum. Bu acı da olabilir başka bir duygu da olabilir” diyor. Kendi deyimiyle ajite eden müziğin daha çok günü kurtaran bir tarz olduğunu kaydeden Işık, şöyle devam ediyor: “Mesela toplumsal kötü olaylar yaşanıyor. Ölümler yaşanıyor. Bunu anlatmak kaçınılmaz oluyor bazen. Sonuçta içindesin ve kaçınılmaz bir şekilde etkileniyorsun. Ama bunun anlatımı muhakkak sanatsal olmalı. Sanatsal bir içerik kazanmazsa bu üretim basitleşir günü birlik ve hem de bir saygısızlık olur. Acıyı kullanmayı istemek çok kötü bir duygudur. Maalesef bazı sanatçılar bunu yapıyor. Aslında o duyguyu çok hissettiklerini düşünmüyorum. Ölümler, acılar bir pop star edasıyla söyleniyor. Ya da hissettiği acıyı gerçekten müziğine yansıtamıyor. Maalesef insanlar bunlara prim veriyor ve bağırınca özellikle ses tonun yükselince daha samimi bulunuyor. İyi niyetlerini sorgulamıyoruz. İçlerinde samimi olanlar da vardır. Ama icra ederken sanatsal ölçüler olmalı. Yoksa acıyı birebir yaşayan kişiye ve oradaki duyarlılığa hakarettir. Politik içerikli şarkıların daha hızlı algılanabilir bir yapısı var. Bu tavrımdan dolayı çok eleştiriliyorum ve bundan muzdaripim. Ama ajite etmekten çok uzağım. Benim aleyhime de olsa o duyguya girmeyeceğim. Müziğimi popüler olsun ve benim lehime olsun diye yapmıyorum.”
Temel isteğim kalıcılık
Müziğin çok zor bir alan olduğunu ve özellikle Kürdistan’da müzik yapmanın daha da zor olduğunun altını çizen Işık, bu nedenle Kürt müziğinde daha çok sorunlar yaşanmasının ve ana cevap olmaya çalışmasının mevcut şartların belirleyici olduğunu kaydediyor: “Beni yıllar sonra bir şarkımın olaydan ve hikayeden bağımsız dinlenmesi çok mutlu eder” diyen Işık, şöyle devam ediyor: “Büyük bir iddia olabilir ama tüm zamanlara hitap etmesini isterim. Benim en büyük isteğim bu. Anlık bir şarkı değil her zaman dinlenebilecek şarkılar yapmak istiyorum. Duyarlılıkla yazılmış iyi şarkıların ise yolunu bulup tüm zamanlara hitap edeceğine inanıyorum.”
‘Kendimi ambalajlamak istemiyorum’
Şimdiden hazırlıklarına başladığı ikinci albümünün daha çok kendisine ait şarkılardan oluşacağına ifade eden Işık, bu albümde Kürtçenin yanı sıra Ermenice’ye ve aynı zamanda Kürtçenin Soranice ve Zazaca lehçelerine de yer vermek istediğini kaydetti. Önümüzdeki yıl ikinci albümünü çıkarmayı hedeflediğini belirten Işık, müziğiyle mesaj verme kaygısı olmadığına işaret ederek, “böyle bir iddia ile yola çıkmıyorum. Sadece içimdeki sesleri ortaya çıkarmak istiyorum. Beni ifade eden sesler bunlar. Sesimin yankısını bulacağı işler yapmak ve sesimin görüntüsünü, yani içimdeki sesleri görmek istiyorum. Bu aynı zamanda içsel de bir yolculuk benim için. İddiasız ne hissediyorsam, melodi olarak da, sözel olarak da yankısını müzikal bir şekilde görmek istiyorum. Kaygılar devreye girince bu müziğine de yansıyor. Doğal bir süreç ile ulaşmak istiyorum. Böyle olursa benim de milyonlara seslenmek hoşuma gider. Ama kendimi ambalajlama derdinde değilim. Hep şöyle tanımlamışımdır. Dengeyi kurmak istiyorum. Ambalajlamadan ve sadece kendim olabileceğim bir şekilde. Bana ait olanı insanlara ulaştırmak gibi bir isteğim var. Ama bu bir kaygı değil. Böyle bir kaygı ile hareket edip ürün istemek değil ve bu iyi bir şeyde değil. Çalışmanıza direk olarak yansır. Ama emeğimle kendimi ulaştırdığım ve benimle duygudaşlık kuran insanlarla karşılaşmak isteğidir. Kendinle aynı dünyada olan insanları bulma duygusudur” diye konuşuyor. (BasHaber)