Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi, Ceylan Önkol’un ailesine 12 bin 701 lira 82 kuruşluk yargılama giderleri ve avukatlık borcu çıkardı.
28 Eylül 2009’da Lice Şenlik köyünde koyun otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan bir patlayıcı sonucu hayatını kaybeden Ceylan Önkol’un ölümüne ilişkin ailesi tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davası sonucunda Önkol ailesine 28 bin 208 lira 85 kuruş maddi tazminat ödenmesine hükmeden Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi, Önkol ailesine 12 bin 701 lira 82 kuruşluk yargılama giderleri ve avukatlık borcu çıkardı.
Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) haberine göre, Önkol ailesinin 100 bin lira maddi, 150 bin lira da manevi tazminat talebiyle açtığı davaya bakan Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi, ‘Devletin kusurlu olup-olmadığının tespit edilemediği’ savunmasıyla manevi tazminat talebini reddetti. Aileye 28 bin 208 lira 85 kuruş maddi tazminat ödenmesine hükmetti.
Mahkeme verdiği bu tazminatın 12 bin 701 lira 82 kuruşluk kısmını yargılama giderleri ve avukatlık ücreti olarak aileye borç çıkardı.
Bu durumda aileye ödenecek miktar sadece 15 bin 507 lira 82 kuruş olacak.
Ne olmuştu?
Ceylan Önkol 2009’da Diyarbakır Lice’nin Şenlik köyünde koyun otlatırken Yayla Karakolu’ndan atılan bir patlayıcı sonucu hayatını kaybetmişti.
Önkol’un cenazesi altı saat boyunca olay yerinde bırakıldı, savcı “can güvenliği” gerekçesiyle olay yerine üç gün sonra gitti.
Önkol’un ölümüyle ilgili raporlar Jandarma Komutanlığı ve Emniyet tarafından hazırlandı, patlayıcıya tahra (eğri budama bıçağı) ile vurduğu iddia edildi.
Aile bıçağın kullanılan uç bölümünün zarar görmediğini, sadece ortasından büküldüğünü, bunun da çocuğun bıçakla bombaya vurmadığını kanıtladığını ifade etti. Savcıya bıçağı kanıt olarak vermek istediklerini, ancak savcının kabul etmediğini söyledi. Jandarma yetkilisi Yüksel Şanlıtürk’ün hazırladığı raporda Önkol ailesinin “devletten tazminat alabilmek için kendini mağdur gibi gösterdiği” gibi ifadeler yer aldı.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp uzmanı Prof Dr. Ümit Biçer’in hazırladığı bağımsız raporda ise Ceylan Önkol’un “savunma pozisyonundayken” öldüğü belirtildi. Avukatlar bu saptamanın Ceylan’ın öldüğü mezranın hemen yakınında bulunan Jandarma taburdan atış yapıldığı iddialarını güçlendirdiğini ifade etti.
Bu raporun üzerine, savcılığın talebiyle Makine Kimya Endüstrisi’nin (MKE) hazırladığı raporda, polis raporunda söylenenler tekrarlandı.
8 Ekim 2010’da Önkol ailesinin avukatları, soruşturma devam ederken dosya hakkında alınan gizlilik kararına yaptıkları tüm itirazlar reddedildiği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
Mayıs 2012’de ise soruşturmanın etkin ve tarafsız yürütülmemesi, soruşturmanın derinleştirilmesine yönelik talepler reddedildiği ve aradan geçen süreye rağmen dava açılmaması ve şüphelilerin bulunmaması nedeniyle tekrar AİHM’e başvuruldu. AİHM’de son savunmalar verildi, karar bekleniyor.
30 Nisan 2014’te Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğuna kanaat getirdi ve dosya için “Daimi arama kararı” verdi. Böylece dava zamanaşımına bırakıldı.
Önkol davasıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu 25 Temmuz 2012’de soru önergesi verdi. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istenen önergeye dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı, konuyla ilgili saklanan bir bilgi bulunmadığı, bilirkişi doktorun kesin ölüm nedenini tespit etmesi nedeniyle otopsiye gerek görülmediği gibi cevaplar verdi.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Bingöl Milletvekili İdris Baluken ise 12 Nisan 2013’te Önkol’la ilgili olarak Meclis araştırması açılmasını istedi. Baluken önergede Önkol’un öldürülmesinden sorumlu olan askeri amirlerin açığa çıkarılması gerektiğini ifade etti ve ordunun keyfi uygulamalarından söz ederek, yönetimde ve yargılamada etki alanı yarattığını belirtti.