Ana SayfaPolitikaErdoğan TÜSİAD’a seslendi: Bize...

Erdoğan TÜSİAD’a seslendi: Bize ders veremezsin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Erdoğan, öğrenci affı teklifinin önümüzdeki günlerde Meclis’e sunulacağını belirterek, eğitimlerini bırakma mecburiyetinde kalanlara dönüş yolunun açılacağının müjdesini verdi. Konuşmasında TÜSİAD’a da sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey TÜSİAD’ın başındaki beyefendi dış politikada bize ders veremezsin. Sen çıraksın. Önce haddini bil” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

EFES-2022’de Ege’deki gelişmelerle ilgili mesajımızı ilettik, İzmir teşkilatlarımızla bir araya geldik. Üzerimize salınan Yunanistan üzerinden ülkemize karşı oynanan oyunun farkındayız. Sorun Yunanistan’ın bunun farkında olmaması ya da gönüllü figüranlığı olmasıdır. Film çekimlerinde en çok yıpranan figüranlardır. Ancak sahnede onların ismi gözükmez. Yunanistan’ın başına gelen budur. Yanlışta ısrar ederse başına gelecek olan da budur. Biz bölgemizde ve dünyada varlığımızı tahkim ederek hep sürdüreceğiz. Onlar bu kafayla figüranlıktan öteye gidemeyecektir.

Ülkemizde zor şartlarda kurulan uçak, silah, makine fabrikalarını kapatarak savunma sanayimizi dışa bağımlı hale getiren, Adalar meselesinde ülkemizi bu tartışmaların içine düşüren, ülkemizin hak ettiği konumda yer almasını sağlayamayan taktik değil stratejik hatalarıyla Türkiye’nin çıkarlarını koruyamamış bu parti bize ders veremez. Kılıçdaroğlu, ‘CHP eski CHP değil’ diyor. Millet eskisinden ne gördü ki yenisinden fayda beklesin. Onlar kendi içlerindeki Rum, Yunan, PKK, FETÖ, beşinci kol elemanlarını temizlesinler.

“TÜSİAD BU GİDİŞLE DEVAM EDERSE KAPIMIZI HİÇ ÇALMASIN”

NATO meselesinde de İsveç ve Finlandiya somut, net adımlar atana kadar duruşumuzu değiştirmeyiz. Ey TÜSİAD’ın başındaki beyfendi dış politikada bize ders veremezsin. Sen çıraksın. Önce haddini bil. Bunlar da akıllarını başlarına almadıkları sürece iktidarın kapısından içeri giremezler.

Biz dış politikada İsveç, Finlandiya bunlara niye tavır alıyoruz? Sokaklarında terör örgütleri cirit atarken biz onlara kapılarımızı açacağız? Ey TÜSİAD siz onların yanında yer alabilirsiniz, biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız. Eğer TÜSİAD bu gidişle devam ederse kapımızı hiç çalmasın. Görüyorum ki siz aynı merkezden idare ediliyorsunuz; CHP.

“SEL FELAKETİNDE İSTANBUL’UN, ANKARA’NIN, İZMİR’İN HALİNİ GÖRDÜK”

2023 seçimlerini zaferle neticelendirmeliyiz. Hem milletimizin 20 yıllık kazanımlarına sahip çıkacak, hem de 2053 vizyonumuzu güçlendirecek bir başarı kazanacağız. 2023’ten sonra da 23 milyon üye hedefiyle daha çok çalışarak vatan topraklarının her karışına izimizi bırakmayı sürdüreceğiz. Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri önümüzdeki yılın bu günlerinde yapılacak. Geri sayımın başladığını söyleyebiliriz. Muhalefet halen erken seçim lafları etmeyi sürdürse de seçim takvimi ilerliyor. Muhalefetin erken seçim falan istediği yok. Bunlar herhangi bir sorumluluk üstlenmeden konforuyla siyaset yapmaya alışmışlar. Sel felaketinde İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in halini gördük. Herhangi bir altyapı çalışmaları yok. Birisi Bodrum’da seyahatte, öbürü Eskişehir’de, biri nerde olduğu belli değil. Bunlar dertli değil. Kazara bir sorumluluk altına girdiklerini çıkan manzarayı gördük.

“YA ADAYLIĞINI AÇIKLA YA DA ADAYINI AÇIKLA”

Her şey gün gibi ortada, bir masa kurmuşlar avara kasnak gibi hiçbir karar, hiçbir irade mevcut değil. Altılı masanın cumhurbaşkanı adayı belirleme meselesi de hocanın borcunu ödeme fıkrası gibi ilerliyor. Seçim tarihi belli olan seçimler için adayları yok. Henüz kendi temel meselelerini çözemeyenlerin milletimizin sıkıntılarına derman olması mümkün mü?

Altılı masa tarafı adaylarını açıklamama stratejilerinden birinin de yıpranma korkusu olduğunu söylüyorlar. Bu nasıl aday ki ismi gündeme gelir gelmez ki yıpranıyor. Bu nasıl aday ki siyaset sahnesinde kaldıkça gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Bu siyasi hokkabazlıktır. Bunlar defolu ürün satan tüccar gibi katakulliyle adaylarını sandıktan çıkarma peşindeler.

Kılıçdaroğlu’na tekrar söylüyorum; ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla. Bunu söylediğimden beri ortadan kayboldu. Her gün bir kurumun kapına dayanıyor. Her gün yalan ve iftira üzerinden höyküren bu zatın sesi kısılıverdi. Birileri ‘Kendisine kararımızı verene kadar sen otur’ dediler.

“BU KADININ DOSYASI ÇOK KABARIK”

HDP’nin terör örgütü elebaşının emriyle geçtiğimiz günlerde yol açtığı rezalet görüntüleri unutmadık. Kadıköy’de işlenen rezaletin başrolünde yer alan sözde milletvekili, yanında yer alan milletvekillerinin geçmişte hangi karanlık niyetlere alet olduklarını iyi biliyoruz. Bu kadının dosyası çok kabarık. Kendisinden bu ihanetinin bedelinin hukuk önünde sorulmasının takipçisi olacağız. Süratle dokunulmazlığının kaldırıp bu türlerinin bu kutlu çatı altında yer almalarının mümkün olmadığını bizler ortaya koyuyoruz.

“ÜRETİMİN ARTARAK SÜRMESİ EN BAŞTA GELEN ÖNCELİĞİMİZ”

Bu süreçte bedelleri ödedik. Maddi, manevi nice kayıplar yaşadık. Küresel piyasalardaki dalgalanmalar sürüyor. Tüm ekonomiler enflasyonda 40 yıldır görmedikleri seviyelerle boğuşuyor. Enerji fiyatlarındaki artışlar, üretim ve tedarik zincirindeki belirsizliği derinleştiriyor. Enerji kaynaklarının hepsinde fiyatların artması dengeleri bozmuştur.

Biz vatandaşlarımızı bu dengesizlikten korumak için ciddi tedbirler aldık. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ortaya çıkan buğday, ayçiçeği krizini çözmek için gayret sarf ediyoruz. Hububatı, sebzeyi, meyveyi üretme konusunda sıkıntımız yok. Sektörün ihtiyacı olan buğday, şeker ve benzeri ürünleri dışarıdan alıyoruz. Çiftçilerimizin tohum, mazot, gübre gibi fiyatlardaki artışın farkındayız. Pek çok önlem alıyoruz. Üretimin artarak sürmesi en başta gelen önceliğimiz.

Enerjideki dışa bağımlılığı azaltmak için çaba içindeyiz. Karadeniz’deki doğalgazı sisteme bağlamak için çalışıyoruz. Petrol fiyatlarındaki yükselmeye bağlı olarak pompa fiyatlarındaki rakamlar rahatsız edici düzeydedir. Keşke her yerden petrol fışkırıyor olsa da bu durumun önüne geçebilsek. Petrol fiyatlarının bugünkü seviyesinin hiçbir ülke tarafından sürdürülebilir olmadığı açıktır. Bu fiyatların normal fiyatlara gerilemesiyle, pompa fiyatlarının düşmesini bekliyoruz.

Daha önce de ifade ettiğim gibi “ülkemizde ekonomik sorunlara teşhis yanlış konduğu için çözüm de yanlış ilerlemektedir” diyor TÜSİAD’ın başındaki. İhracat olmazsa, büyüme olmazsa sen ayakta duramazsın. Bunlar CHP ağızı. İthalat seni bitirir, batırır. Biz bunları yapıyoruz ama sizin anlayışınız bunu anlamaz. O yüzden ikide bir başkan değiştiriyorsunuz.

Buna klasik anlayışla çözüm aramak beyhudedir. Be zavallı, bizim yanımızda akademisyenlerimizin olmadığını kim söyledi? Biz kiminle nerede, nasıl çalışacağını 20 yıldır ispat etmiş bir partiyiz. Bundan sonra hangi akademisyenlerle çalışacağımızı sana sorarız, o isimlerle çalışırız. Kafaya bak.

Listeler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler haberler

Piyasalarda bu hafta borsa kaybettirdi, döviz ve altın altın kazandırdı

Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri, haftalık bazda ortalama yüzde...

Ölen işçinin babası: Davutoğlu aradı, o nu mahkemeye vereceğim!

Asansör faciasında hayatını kaybeden oğlunu toprağa veren baba Mustafa Genç, Başbakan...

BM: Libya ateşkes görüşmeleri yeniden başlıyor

Birleşmiş Milletler (BM) Libya'da savaşan taraflar arasında Salı günü kesilen...

Dolar Nereye Koşuyor?: Sami Altınkaya Ve Mert Yılmaz Yorumluyor

    EkonomiTube TV   Dolar Nereye Koşuyor? | Sami Altınkaya Ve Mert Yılmaz...

Tartışı-Yorum

Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi

Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...

Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…

“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...

Kalbi atan ölü bedenler

Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...

Kuzguni Gömüt

Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...

Direniş Suflesi: Hayır

‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...

Üşüyor bir coğrafyanın yüreği

'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği,  geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...

En çok mor

Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...

Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…

Levent Ünsaldı Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...

Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm

Rıza Yalçın Koçak Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...

Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?

Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...

Rütbelerin Er’leri

Rıza Yalçın Koçak ‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin! Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu. Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar. Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini. Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....

Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı

Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...