Haber/ Eren Aşnaz
Fotoğraf/ Sinan Cem Baydur
2006 yılında Küçükbakkalköy’de ‘Kentsel Dönüşüm’ yıkımları sebebiyle evsiz kalan bir çok roman aile yıllardır kendi kurdukları çadırlarda kaderlerine terk edilmiş olarak yaşam mücadelesi veriyor.
2006 yılında Küçükbakkalköy’de ‘Kentsel Dönüşüm’ yıkımları çerçevesinde yaklaşık 40 aile çadırlarda kalarak yaşam mücadelesi vermeye çalışıyor. İstanbul’da -10 derecelerin görüldüğü şu zamanlarda elektriğin, suyun ve ısınma olanağanın olmadığı, Pendik Belediyesi’ne ait ‘Barakalar’ olarak adlandırılan bölgede yaşamaya çalışan roman aileler, en çokta çocuklarının hastalanmasından ve kötü bir akıbete uğramasından korkuyorlar.
6 Yıldır Çadırlarda Yaşıyorlar
Çadırlarda yaşayan roman aileler 2006 yılında Küçükbakkalköy’de kentsel dönüşüm yıkımları sebebi ile uzun süre enkaz haline gelen evlerde yaşamak zorunda kalmışlar.
Enkaz evlerinin tamamen yıkılmasından sonra Pendik’e bağlı Barakalar olarak adlandırılan bölgede çadırda yaşamak zorunda kalan aileler, yaklaşık 6 yıldır burada kendi kaderlerine terk edilmişler. Tek göz çadırlarda yakacak bir şey dahi bulamayan roman aileler, her bir çadırda yaklaşık 5-10 kişilik hane halkı olarak yaşam mücadelesi veriyorlar.
Elektrik, Su ve Yakacak yok
Elektrik, su ve yakacak hiçbir şeyin bulunmadığı çadırlarda kalan aileler dondurucu soğuklara ve tüm olumsuz şartlara rağmen hayata tutunmaya çalışıyorlar. Bakkalın dahi 1 km mesafede bulunduğu bölgede yıkama suyunu yağmurlar sebebi ile oluşmuş ve buz tutmuş göletten elde etmeye çalışıyorlar. Isınmalarını ise genellikle lastik ve etraftan topladıkları çalı çırpıyı yakarak sağlamaya çalışan ailelerin tek geçim kaynağı ise kağıt toplayıcılığı.
Dondurucu Soğukta ‘Yalın Ayak’ Çocuklar
İstanbul’un kara kışa teslim olduğu şu zamanlarda çadırlarda yaşamaya çalışan roman ailelerin bulunduğu bölgede en önemli detay ise dondurucu soğukta üstlerinde ve ayaklarında hiçbir şey olmayan çocuklar. Okuma oranının neredeyse sıfır olduğu roman ailelerinin çocuklarından her hanede en fazla 1 çocuk okula gidebiliyor.
Üstlerinde ve ayaklarında dondurucu soğuklara rağmen kendilerini koruyacak bir kıyafetleri bulunmayan çocuklar, soğuğa alışmak zorunda olduklarını söylüyorlar.
Kendi istekleri ile değil mecburiyetten okula gidemediklerini belirten çocukların aileleri ise bazı kişisel yardımlarla sadece bir çocuklarını zar zor okula gönderebildiklerini belirtiyorlar. Aileler, okuldaki bazı öğretmenlerin çocukların bu şekilde okula gelmelerini istemediklerini, sağlık ocaklarında ise çoğu zaman çocukların tedavi edilmek istenmediğini söylüyorlar.
Görmezden Geliniyoruz
Çadırlarda yaşamaya çalışan roman ailelerin ortak istekleri başlarını sokabilecekleri bir ev. Kendilerinden çok çocuklarının sefalet içerisinde yaşamalarını istemediklerini belirten aileler, hiç bir şekilde yardım alamadıklarını ve görmezden gelindiklerini belirtiyorlar.
İşte kara kışta yaşam mücadelesi veren roman ailelerin aktardıkları;
Cavit Ateş: ”Bizim bu durumumuz Avrupa İnsan Hakları mahkemesine verildi ve kazandık sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nden geldiler neden bizi mahkemeye verdiniz deyip fırça atarak gittiler. Yani İBB birtek bunun için geldi. Çocuğumu okutmak istiyorum ancak zor hiç kimse yardım etmiyor. Başbakan bir çocuğu öpüyor onu kucaklayıp göklere çıkartıyor elbette bir diyeceğim yok ancak bunlar da onların çocukları değil mi? Bu ülkenin insanları, çocukları, Kürtler, Romanlar hepsi bizim insanlarımız bizde bu ülkenin insanlarıyız ve aynı hakları hak ediyoruz. Ancak hiçbirimize bakmıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan Kasımpaşalı romanların içinde büyümüş bir insan birçok Roman onu destekledik fakat şimdi ise yüzümüze bakmıyorlar varsa yoksa Suriyeliler var.”
Ayhan Çetin: ”9 çocuğum var onlarla beraber bu kara kışta bu sefaleti çekiyoruz. 550 tl sosyal yardım veriyorlardı artık onuda kestiler. Dışarıdan yeni gelen Suriyelilere ev veriyorlar ancak bize nedense hiçbir şey vermiyorlar. Odun yok, kömür yok, hiçbir şey yok.”
Gülten Kütük: ”63 yaşındayım burada yıllardır sefalet içinde yaşıyoruz. Hiç bir yerden bir şey alamıyoruz durumumuz bu. Gelen yok, giden yok. Geçen sene soba getirdiler bu senede biraz kömür getirdiler başka bir şey vermiyorlar. Bize başımızı sokacak bir ev ve iş versinler başka bir şey istemiyoruz.”
Hasan Tunç: ”63 yaşındayım bu sefalet içerisinde yaşamaya çalışıyoruz. Ailem hasta karım özürlü ve şeker hastası ilaçları alamıyoruz. Hiç bir şekilde bir yardım yapılmıyor.”
Cansu Demir: ”İlkokul 2 ye gidiyorum, çok soğuk elektrik yok karanlıkta ders çalışıyorum, okumak istiyorum ancak okuyamıyorum. Çok üşüyorum, çok zor.”
Talip Kütürbel: ”4 çocuğum var 6-7 yıldır burdayız. Hiç birşey yapamıyoruz, su ve elektrik yok ne yapacağız bilmiyoruz. Arada kömür, odun geliyor ancak biz bunları istemiyoruz. Başımızı sokacağımız herhangi bir ev yok. En azından prefabrik bir ev istiyoruz. En azından çocuklar için sıcak bir yerimiz olmuş olur.”
Gökhan Dalkıran: ”Su yok, elektrik yok ekmeği bile zor buluyoruz. 4 çocuğum var öğretmeni okula böyle gelmesin diyor ne yapalım ki yapacak bir şey yok. Bizlere işte vermiyorlar. Kömür odun vermesinler prefabrik bir ev ve iş versinler, hammallık yapar çalışırız ancak onuda vermiyorlar.”
Hiçbir Yardım Alamadık
Çadırlarda kalan Roman ailelere yardım eden Avrupa Roman Hakları Gözlemcisi Hacer Foggo, Roman ailelerin bu durumuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: ”Bu insanlar 2006 yılında Küçükbakkalköy’de gerçekleşen kentsel dönüşüm yıkımı kurbanları. Bir süre oradaki enkaz evlerde kaldılar, fakat daha sonra oralarda yıkılınca yaklaşık 6 yıldır Pendik’te Baraka diye tabir edilen bu bölgede çadırlarda yaşamaya çalışıyorlar. Bu durumu bir çok yer ve kurumla görüştük en azından bu insanların başlarını sokacak bir yerlerinin olmasına dair, ancak hiçbir sonuç alamadık. Kendi kısıtlı imkanlarımızla giyecek, yakacak, yiyecek gibi özellikle çocuklar için yardımlarda bulunmaya çalışıyoruz fakat bunlar çözüm değil. Buradaki insanların şu anki hallerine kalıcı bir çözüm bulunması lazım.”
Kara Kışta İstanbul’un öteki yüzünden İnsan Manzaraları