CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, dış politikanın şahsileştirildiğini söyleyerek, “Bunun ötesinde bir tehlike daha var dış politikayı egemen güçlerin talebiyle yapmaya kalktığınızda çok daha derin sorunlar yaratıyorsunuz. Bugün geldiğimiz nokta budur. Suriye ve sığınmacılar konusu. Bu konuda partimiz çok iddialı. En tutarlı söylemde bulunan 2011 tarihinden bu yana en tutarlı söylemi dillendiren partinin adı cumhuriyet Halk Partisi’dir” dedi.
Partisinin grup toplantısında Türkiye’de kalan sığınmacılara ilişkin konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sığınmacılara dair, “İstanbul’un kenarında otur, fabrikanda Suriyelileri çalıştır, sömür, sigortasını da yapma, sonra ayak ayak üstüne atıp ‘Ne olacak bu Suriyelilerin hali’” sözlerini hatırlatarak, “Senin tanıdığın iş sahipleri o iş sahipleri değil. Vicdanlı iş sahibi ile vicdansızı ayırmak lazım” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında öne çıkan kısımlar şöyle:
“İki alanın Türkiye’de şahsileştirildiğini görüyoruz. Bunu hiçbir vatandaşım unutmasın, ekonomiyi şahsileştirdik, dış politikayı şahsileştirdik. Dolar, faizler aldı başını gidiyor. Program üstüne program açıklıyorlar her açıklanan program ekonomiyi biraz daha kötüye gidiyor. Çünkü ben ekonomistim diyen kişinin ekonominin e’sinden anlamadığını gördük. O nedenle devlet yönetiminde şahsileştirme olmaz. Üniversiteyi bitiren herkes apandisit ameliyatı yapacak diye bir şey yok. O işin uzmanı var. O bile yeterli değil o bile ayrıştı. Bilmem hangi alana kadar bütün alanlarda yeni uzmanlar yetişiyor. Ve gelişmenin 21. yüzyıldaki tanımı, kişi başına geliri artan ülke mi? Hayır küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. O nedenle her alanın uzmanı var ve her alan giderek kendi içinde yeni alanlar oluşturur.
Dış politika şahsileştirildi. Bunun ötesinde bir tehlike daha var dış politikayı egemen güçlerin talebiyle yapmaya kalktığınızda çok daha derin sorunlar yaratıyorsunuz. Bugün geldiğimiz nokta budur. Suriye ve sığınmacılar konusu. Bu konuda partimiz çok iddialı. En tutarlı söylemde bulunan 2011 tarihinden bu yana en tutarlı söylemi dillendiren partinin adı cumhuriyet Halk Partisi’dir. Ve biz komşumuzda olan bir savaşın bize yansımalarının tehlikeli boyutlarını dile getirdik. Biz dile getirdikçe egemen güçlerin talebi üzerine bizi suçladılar. Artık sokaktaki vatandaş da hangi partiden olursa olsun elini vicdanına koyduğunda evet CHP doğruları söylemiştir diyor.”
“432 SORU ÖNERGESİNE BUGÜNE KADAR YANIT VERİLMİŞ DEĞİL”
“Olayların çıktığı tarih 2011’den Mayıs 2022’ye kadar 91 meclis araştırma önergesi ver CHP. Her olayın yansımalarını değerlendirmek ve parlamentonun bilgilendirilmesi için. Parlamentoya gelip bilgi verme tenezzülünde bile bulunmuyorlardı. Bu kadar kibirle devlet yönetilmez. 6 genel görüşme önergesi, 336 soru önergesi verdik ve yanıt alındı. Ama 432 soru önergesine bugüne kadar yanıt verilmiş değil. Tek adam rejimi olunca her şey çok hızlı olacak diyorlardı! Niçin yanıt vermediler? Cevabını bilmiyorlar. İlk kez böyle garip bir tablo ile karşı karşıyayız. Nisan 2012’de Arap Baharı Konferansı düzenledik İstanbul’da. Arap dünyasının yaşadığı ciddi sorunlar vardı. Biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Arap dünyasının yabancısı değiliz. İktidarın yapamadığını yaptık Arap baharı konferansını topladık. 24 Ağustos 2012’de olaylar büyüdü. Türkiye’nin çözüm üretmesi lazım üretemiyor.
Bunun üzerine Erdoğan’a bir mektup yazdım. Mektupta şunu söyledim; ‘Sayın başbakan komşu Suriye’deki gelişmeleri ülkemizin başka güvenliği olmak üzere, ekonomisi, sosyal huzuru, turizm ve taşımacılık alanları dahil çok geniş kapsamda artarak olumsuz etki yapmaya devam etmektedir. Lütfen hükümet olarak bir uluslararası Suriye konferansı toplayın. Ve Suriye’de yaşanan dramı masaya yatırın.’ Tabii olmadı. Ama Erdoğan 5 Eylül 2012’de meşhur lafını söyledi; ‘Emevi Camii’nde namazımızı kılacağız.’ Düşünebiliyor musunuz, devlet yönetimindeki şahsileşmeyi görüyor musunuz? Bu anlayış Türkiye’yi bugünkü haline getirdi. Aklı başında bir insan bugünkü tablo karşısında milletin huzuruna dahi çıkamaz, utanır! 2013’te dedim ki ‘Kabahat Suriyeli’de değil kabahat sınırı kontrol edemeyen ülke yönetimindedir.’ Kabahat sınırı yok edende. Kim? İktidar sahipleri. “
“SENİN TANIDIĞIN İŞ SAHİPLERİ O İŞ SAHİPLERİ DEĞİL”
“28 Eylül 2018, Uluslararası Suriye Konferansı’nı CHP düzenledi. Daha önce Erdoğan’a Suriye konferansını topla dediğim ve reddedilen çalışmayı biz yaptık. Bütün ilgili ülkelerden yetkililer geldi. 2019’da Suriyelilerle ilgili 2 rapor daha hazırladık. Ve Suriyeliler bugün emeği sömürülen bir halk olarak aramızda duruyorlar. Bunu da itiraf ediyorlar. Acı olanı bu zaten. Devleti yönetenler itiraf ediyor. İçişleri Bakanı söylüyor; ‘Bizim işverenlere kızıyor, fabrikanda Suriyeliler çalıştır sömür, sigortasını yaptırma sonra ayak ayak üstüne at ne olacak bu Suriyelilerin hali de. 1 milyon insan gidecek kim isyan edecek biliyor musun? O iş sahipleri’. Senin tanıdığın iş sahipleri o iş sahipleri değil. Vicdanlı iş sahibi ile vicdansızı ayırmak lazım. Vicdanı olan izinli, sigortasız çalıştırır. Sen açıkça diyorsun ki biz Suriyelileri kaçak çalıştırıyoruz vergisiz çalıştırıyoruz emeklerini sömürüyoruz bunu da kalkıp İçişleri Bakanı olarak dünyaya ilan ediyorsun. Böyle bir tablo ile ilk kez karşılaşıyorum. Bir yetkilinin çıkıp üstelik en tepedeki yetkili, kaçak çalışması önlemesi gereken iktidar kaçak çalışıyorlar diyor. Biz bunları sömürüyoruz diyor. Kendilerini dünyaya ihbar ediyorlar.”
Ülkeyi bu halden kurtaracak partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bir gerçek daha ortaya çıktı. Sığınmacılar konusunda hiçbir politika yok. Denetimsizlik var, sınırlardan isteyen elini kolunu sallayarak çıkıyor. 100 bin kırmızı çizgiydi ne 3 milyon 600 bin oldu. Denetim yok. Başı bozukluk var kimin ne yaptığı belli değil. Herkes saraya bakıyor çünkü kimsenin yetkisi yok. Bir kişinin yetkisi yok, bir tek saraydaki zatın. Hiçbirinin öngörüsü yok. Öngörü olması için bir insanda akıl olması lazım, sorgulama yeteneği olması lazım. Bunlar yoksa öngörü de olmaz zaten.
Kılıçdaroğlu 5’li çetelerin değil milyonların adamıdır. 5’inize birden geleceğim.”