Lazer ışınının odaklanması özel bir mercek veya kavisli bir ayna ile yapılabilir ve bu lazer kesim kafasında gerçekleşir. Işın, odak noktasının şekli ve o noktadaki enerjinin yoğunluğunun mükemmel bir şekilde yuvarlak ve tutarlı olması ve nozülde ortalanması için tam olarak odaklanmalıdır. Büyük huzmeyi tek bir nokta noktasına odaklayarak, o noktadaki ısı yoğunluğu aşırıdır. Güneş ışınlarını bir yaprağa odaklamak için bir büyüteç kullanmayı ve bunun nasıl yangın çıkarabileceğini düşünün. Şimdi 6 KWatt enerjiyi tek bir noktaya odaklamayı düşünün ve o noktanın ne kadar ısınacağını hayal edebilirsiniz. Fason lazer kesim fiyatları Yüksek güç yoğunluğu, malzemenin hızlı ısınmasına, erimesine ve kısmen veya tamamen buharlaşmasına neden olur. Siyah çeliği keserken, lazer ışınının ısısı tipik bir “oksi-yakıt” yakma sürecini başlatmak için yeterlidir ve lazer kesim gazı, tıpkı bir oksi-yakıt torcu gibi saf oksijen olacaktır. Paslanmaz çelik veya alüminyum keserken, lazer ışını malzemeyi basitçe eritir ve erimiş metali kerften dışarı üflemek için yüksek basınçlı nitrojen kullanılır.
Lazer kesim nasıl yapılır?
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Popüler haberler
Bilim
Antibiyotik direnci çöllere kadar yayıldı
Antibiyotik direnci çöllere kadar yayıldı
Klinik ortamdan yayılan antibiyotik direnci geni,...
Astroloji
Astroloji: 16 – 22 Kasım 2020 haftalık burç yorumları
Astroloji: 16 – 22 Kasım 2020 haftalık burç yorumları… Koç, Boğa,...
Sağlık
Safra kesesi taşı belirtileri nelerdir?
Safra kesesi taşları, safra kesesinin en sık rastlanan hastalığıdır. Safra, karaciğer...
Tartışı-Yorum
Cumartesi Anneleri: Gözaltındaki kayıpların hikayesi
Kadir Gürhan“Kayıplar” ve “yargısız infazlar” denilince akla ilk gelen Latin Amerika ülkeleridir. Bu ülkelerde askeri cunta yönetimleri “gözaltında kayıplar” ve “yargısız infazlarla” kendisine muhalif olan tüm kesimlere karşı bir korku ve sindirme politikası uyguladı. Hayatın bir parçası haline gelen bu uygulamalarda kaybedilenlerin çoğunu; öğrenciler, öğretmenler, sendikacılar (örgütlü...
Ölümü öldürmek, sonsuz bir umudun baharıdır…
“Evîn Biharek e…”* - Arjen Arî Bir acılar sarmalıdır sancı, zamanın derinliklerinde gezinen ve hayatın kıyılarına vurur hafızalarının unutulmayacak sesleri. “Lal bû zimanê xwezayê, Girî herikî, jan bû banî” (“Dilsizdi doğanın dili, gözyaşı aktı, acı köprü oldu…”) dizeleri ile anlatıyor şair Semra Çelebî, ‘Birîn’ adlı şiir kitabında, gerçeğin...
Kalbi atan ölü bedenler
Bazı anlar vardır zihinlerimizde çocukluğumuza dair. Hayal mi gerçek mi olduklarını ömrü billah çözemeyiz. Bize anlatılanları, oradan buradan duyduklarımızı kurgulayarak bir görüntü yaratmış da olabiliriz, bizzat gözlerimizle tanık olduğumuz bu anlar zihnimizde mıh gibi tüm gerçekliğiyle çakılı da olabilir. Dediğim gibi hangisinin doğru olduğunu sınamak mümkün değil.Zihnimde...
Kuzguni Gömüt
Siyah kuzguni elbisesi içinde dilinde tek bir Arapça cümle ile Aisha Faris, sadece ağlıyordu. Bizim bilmediğimiz bir dilde, İç’inde kopan çığlıkların gümbürtüsü, siyah elbisesinde kara kara dalgalanıyordu. Aynı Arapça cümleyi tekrarlayarak Engin dertlerine bir de çağlayanlar ekliyordu. Gözyaşları bakışımızın değdiği her yerdeydi. Kara elbisesi; pul parlaklığını, onun...
Direniş Suflesi: Hayır
‘Oku’ diye başlıyor olmasına rağmen kutsal sayılan kelam; ilk maraza mevzunun başında ortaya çıkıyor.Taraflaşmanın daha kolay belirlendiği, hudutların keskin olduğu süreçler elbette yaşandı. Her konuya dair yaklaşımlar farklı idi ve tariflenen alandan hangi konuya nasıl yaklaşılması gerektiği de kendiliğinden açığa çıkıyordu. Karışık ama bence kesinlikle böyleydi.İnsanın yaşadığı...
Üşüyor bir coğrafyanın yüreği
'Eylül Mayıs'a dönüşecek...'Geo Milev Üşüyor bir şehrin yüreği, geceler buzdan karanlık. Yan yana dizilmiş çadırlar kanıyor. Üşüyor yeryüzü ve şehrin sokaklarında geziyor soğuk. Bir çocuk gözlerinde acının izlerini taşıyor. Bir bahar var ve gelecek mutlaka çocuk. Umudun ışığını taşıyor, geleceğimiz umudumuz çocuk. En amansız fırtınalar diner çocuk, savrulur...
En çok mor
Sıcak beterdi. Bıyıkları terlememiş bir delikanlılık çağında boncuk boncuk ter atıyordu. Çimento torbaları eşek ölüleri kadar ağırdı. Tuğlalar, yamalı şalvarında kahverengi tozlar bırakıyordu. Yamasını çepeçevre saran alelacele dikişleri hep terden söküktü.Daha O Boy’uyla karar vermişti ev yapmaya. Bir evin temelini attı. Atış o atış..Seni inşaat işçisi; fayans...
Sınırlar ve rahatça uyunamayan ülkeye dair: Ordu, yeniden…
Levent Ünsaldı
Devlet ve milletin yüksek çıkarlarını ait olduğu kurumun çıkarlarıyla eş gören, dolayısıyla bunları yorumlama tekelini de kendisine veren Türk subayı, kışladaki eriyle kurduğu paternalist ilişkisini (“oğlum” ifadesiyle çağrılan er) milletin geneliyle olan ilişkisine de kolayca yansıtabilmiştir. Aktarılan bu hususi ethos (değerler sistemi), subayın tüm yaşamını geçirdiği...
Rıza Yalçın Koçak yazdı: Olağanüstü zulüm
Rıza Yalçın Koçak
Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet...
Halkın vicdanı; “Gelemem” diyorsun, peki sen bizdeki “öf öf” ü duyuyor musun?
Ne desek, ne etsek, nasıl yapsak bilemiyoruz… Az şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler anlatabilmek için yeterli yaşadıklarımız. Çok şey mi yaşadık? Yok, bir şeyler yapabilmek için çok şey görmedik henüz… “Derin bir ah” çekiyoruz, çünkü şu kelimeler sayfaya değerken Hurşit Külter hala kayıp. Ve “ah vicdan”...
Rütbelerin Er’leri
Rıza Yalçın Koçak
‘Türk halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur.’ (TAK-Haziran 2016)Erleri çekin rütbeliler gelsin!
Erleri çekmeyecek rütbeliler ordusu.
Ere göre tanımlı omuzlardaki apoletler. Kaç erin başı olduğunu bildiriyor unvanlar.
Erlerle tanımlayıp erlerle var ediyorlar kendilerini.
Erleri çekin rütbeliler gelsin çığlığını bir iyi niyet olarak okumak gerekiyor en başta....
Kadim Süryanilerin Akitu Bayramı
Yerinden yurdundan edilen, sürgün halkların derdini en içten şairler dillendirir. Bu sebeple Yuhanna Bar Madeni der ki:“Ey sağduyulu!Ana vatanında kalman,Saygınlığını korur.Hakareti ve acı dolu gurbeti hor gör.Saç, başta oldukça değerlidir.Olmadığında, küçümsenir ve ayaklar altına alınır”Bundan tam 6766 yıl önce (MÖ 4750) Asur ve Babil kaynaklarına göre, tarihte...