Etrafımızdaki insanlar büyük bir şaşkınlıkla cevabı bir yanı ile çok basit bir yanıyla ise iler tutar yanı olmayan sorular soruyorlar. İşyerlerinden atılan arkadaşlarının masumiyetlerine iliklerine kadar inanıp ve ama ‘devletin de bir bildiği vardır’ fikriyatının serin sularında kol gezmeye devam ediyorlar. Hükümet ile ‘paralel’ devlet yapılanmasının saadet dolu birlikteliğinin her anına şahitlik eden, yağmurda çamurda tüm yollarda beraber yürüyen çiftimizin çatırdayan beraberliklerine dair ne hissedeceğini bilmeyen kapı komşusu ev misaliyiz hepimiz.
‘Daha ne olabilir ki?’ diye hayıflandığımız zamanlarda nefesimizi toparlamamıza izin vermeden yeni kabusların orta yerine bizleri fırlatıp atan bu tiyatronun suyu çıktı. Ahir ömrümüzde bir darbemsi teşebbüsü, bir teşebbüs bastırma operasyonu, bir adet ilan edilmiş olağanüstü hal, bir dolu resmi gaste süsü kanun hükmünde kararname, işkence, kötü muamele, düşmanlaşma, hukukun köküne atılmış kibrit suyu, bir adet at, bir adet it izi, bir de bunların karışımı, cadı operasyonu, uzun gözaltı süreçleri, talimatla verilen mahkeme kararları gördük.
Düşmanı ile savaşırken, etrafa rastgele ateş eden bunun sonuçlarıyla zerre kadar ilgilenmeyen, bu savaşın parçası olmayanların göreceği tahribatı zırnık kadar umursamayan çünkü savaşı bu şekilde ele almayan, pratikleri ile bir yığın düşman edinmiş olması sebebiyle, ne koparsam kardır mantığıyla hareket eden bir güç ile karşı karşıyayız.
Hep karşı karşıyaydık. Ama müdahale alanlarını genişletmeleri ile askeri yönetim süreçlerini de aşar bir hukuksuzluk devreye sokuldu.
Adaletsizliğin geniş yığınlar önünde yaşanıyor olması insan hakları ve demokrasi mücadelesi açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü sancısız doğum olmayacağı bir yığın pratik ile bu toprakların en iyi bildiği gerçekliklerden biridir. Devletin geniş yığınlar açısından görünmez kalan/ görünmez bırakılan/ görünmek istenmeyen dizginsiz pratikleri artık gizlenemeyecek şekilde bir yığın insana temas etmiştir. Bu vesile ile gerekçesiz olarak insanların tutuklanabileceğini, kötü muamele ve işkence görebileceğini, sadece bir bankaya para yatırdığı için işinden olabileceğini gören geniş yığınlar devlet gerçekliği ile bodoslama bir pratik içine girmiştir.
O da mı FETÖ’cüymüş, bu da mı FETÖ’cüymüş, dört yan aslında FETÖ’cüymüş çıkarımı yaşadığımız şu günlerden de tehlikeli zamanların rahmine doğru ılık ılık akıtılıyor. Toplumun taraflaşma hali ‘karı koca arasına girilmez’ desturunun canını okuyarak, onlar barışınca arada kalacak yığınlar yaratıyor.
Arada kalmayı reddetme fikri bile inşa edilecek gelecek açısından büyük heyecan yaratmalıdır.
Bu karmaşa, kaos elbette bitecektir. İşinden olan, işkence gören, bir hesaplaşma arenasının ortasında tarafların ikisiyle de uzlaşmaz çelişkisi yedi düvelce bilinmesine rağmen mağdur edilmeye çalışılan, korku cenderesi ile teslim alınıp boğulmaya çalışılan herkesin dirayetli duruşu ve gösterdiği yılmama pratiği gelecek günlerin harcıdır. Bu harç kayıtsız şartsız olarak gözü önünde bir tiyatro oynanan geniş yığınların duracağı yeri doğru belirlemesi haline ihtiyaç duymaktadır.
Güçten değil, insan haklarından, barış ve demokrasiden yana taraf olmak dışında yolumuz yok. Bu yolda yürüyebilmek için yeterli takat ve sebebe de sahibiz.