Müzik tarihinde eşine az rastlanır bir üretkenliğe sahip olan Ahmet Kaya’nın neredeyse her albümü milyonlara ulaştı. Albümlerinde ise her sanatçıya nasip olmayan bir şekilde hemen hemen bütün parçaları söz konusu milyonlar tarafından ezberlendi, dilden dile yayıldı. Kaya’nın söz ve müziği kendisine ait olan şarkılarının yanı sıra sözleri ünlü şairlere ait çok sayıda bestesi bulunuyor.
Usta müzisyenin Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Attila İlhan, Yusuf Hayaloğlu, Can Yücel, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Yılmaz Odabaşı ve Nevzat Çelik gibi şairlerin şiirlerini bestelediği yaygın olarak biliniyor. ‘Hasretinden prangalar eskittim’, ‘Bahtiyar’ ve ‘Şafak Türküsü’ gibi ezgiler hala şairleriyle beraber kulaklardadır. Ancak albümlere gizlice girmiş ve toplum hafızasına kazınmış şairler Kaya’nın ezgilerinde şiir okumayı sürdürüyor.
Ahmet Kaya’nın ezgilerinde gizli kalmış şairleri ve şiirlerinin can verdiği şarkıları sizler için liste olarak derledik.
1. Arif Damar
‘Barikat’ lakaplı şair Arif Damar, işportacılık, hapishane ve kitap toplatmalarla geçen yaşamının ardından 20 Ekim 2010’da dünyaya gözlerini yumduğunda miras olarak onlarca şiir bırakmıştı. Bu şiirlerden birisi de Kaya’nın ilk albümü olan ‘Ağlama Bebeğim’de yer alan ‘Bırak Beni’ adlı şiirdi.
Bırak beni gayri uçam
Uçam da yollara göçem
Ben uçmasam bil ki içem
Uçsuz yollara, yollara
Ben uçmasam bil ki içem
Uçsuz yollara, yollara
Kuş ehline durak olmaz
Durur ise yüzüm gülmez
Ben uçmasam bahar gelmez
Gonca güllere, güllere
Ben uçmasam bahar gelmez
Gonca güllere, güllere
Bir gün gelir ben giderim
Yedi iklim, yurdum yerim
Bellenmeyen türkülerim
Düşer dillere, dillere
Bellenmeyen türkülerim
Düşer dillere, dillere
2. Ersin Ergün
Şiirlerine 12 Eylül darbesinin rengini verdiği şair Ersin Ergün, belki de bu sürecin bütün mağdurlarının bir biçimde içinde kendisini hissettiği ‘Beni tarihle yargıla’ adlı şiirlere sesleniyor. O mağdurlardan biri olan Ahmet Kaya ise kendine has tonuyla şiiri yorumlar ve ‘Başkaldırıyorum’ (1988) adlı albümünde besteye yer verir.
Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla…
Bal değildir ölüm bana,
İdam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana…
Ahh… Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlık ilmek boynuma…
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana…
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma…
Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana.
Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök…
Bütün doğa hoşçakalın…
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın…
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın…
Hoşçakalın ağız tatlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram…
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram…
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın, hoşçakalın…
Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmış yedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları…
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler…
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın, hoşçakalın…
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla.
3. Georgi Svejin
Ahmet Kaya, Türkçe külliyatta hakkında pek bilgi olmayan Georgi Svejin’in ‘Koru Kendini’ adlı şiirini besteleyerek iyi bir bestekar olmasının yanında iyi ve dikkatli de bir şiir okuru olduğunu göstermiştir. Şiir, yine ‘Başkaldırıyorum’ albümünde kendine yer bulmuştur.
Kaldırınca tabancasını
Nişan almak için sarı saçlıya
Parıldayıverdi gözleri
Koru kendini
Kırlangıçlar uçuştular
Korkudan çığrışıp
Kanat çırparak koru kendini.
Hadi söyle bana müziği seversin sen
Nasıl çalar insan hapishanede
Ağrılardan, sızılardan sonra
Romatizmanın zincirleri kemirdi elleriyle.
İşte nişan aldı tam
Kemanının üstüne
Iskalamaz iyi nişancıdır
Koru kendini
Ama teller gene şakıdılar
Doldular havayı titrek titrek hiç umursamadan.
Hadi söyle bana müziği seversin sen
Nasıl çalar insan hapishanede
Ağrılardan, sızılardan sonra
Romatizmanın zincirleri kemirdi elleriyle.
“Havasız bir delikte
Gıcırdayan somya üstünde yatakta
Yakalanmışsın berbat bir öksürüğe
Hih gel de şarkı söyle.
Ama yine de sarı saçlı adam
Devam etti kemanı çalmaya
Dirildi içimizde ölü düşler.”
4. Rıza T. Bölükbaşı
‘Başkaldırıyorum’ albümünde, felsefeye merakı nedeniyle ‘Filozof Rıza’ olarak da bilinen Rıza T. Bölübaşı’na rastlıyoruz. Bölükbaşı ‘Uçun Kuşlar Uçun’ diyerek sıla hasretini kağıda döküyor. Kaya da sıladan ona selam gönderiyor.
https://www.youtube.com/watch?v=wo0IvpG0Cxk
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere
Şimdi dağlarımda mor sümbül vardır
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır.
Uçun kuşlar uçun burda vefa yok
Öyle akar sular, öyle hava yok
Feryadıma karşı aksi seda yok
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
5. Pedro Shimose
Pedro Shimose’nin yazdığı ve geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren şair Ülkü Tamer tarafından çevrilen ‘Bir küçük burjuvanın süperakademikrealistik şiiri’ Ahmet Kaya’nın şiirde yaptığı oynamalarla ‘İyimser Bir Gül’ albümünde ‘Çek Mustafa Çek’ (1989) adlıyla karşımıza çıkıyor.
genç kadınları kültürümüzle etkiledikten sonra,
vesta kızlarına ve utangaç rahibelere saldırdıktan sonra,
leylakları yaktıktan, bulutları gömdükten,
tapınakları ateşe verdikten sonra,
kutsal inekleri boğazladıktan, tanrıları öldürdükten sonra,
güle ve isveç kralı gustave’a sövüp saydıktan sonra,
müzeleri havaya uçurduktan, mezarlıklarda dansettikten sonra,
ün peşinde koştuktan ve o kadınla yattığımızı düşledikten sonra,
ejderhalarla, imparatorluklarla, devlerle savaştıktan sonra,
gazetelere geçsin diye adımız, yalvar yakar olduktan sonra,
piramitleri yıkmak için sabah karanlığı toplantılar yaptıktan sonra,
elimize ne geçti?
akademide bir koltuk,
bir de çek defteri.
6. Ahmet Erhan
78 Kuşağı’ndan olan ve uzun yıllar yaptığı öğretmenliğin ardından Adana Demirspor’da futbol oynayan Ahmet Erhan ağır sakatlık yaşadı. 23 yaşındayken yazdığı şiirle başlayan şairliği, 4 Ağustos 2013’te yaşamını yitirmesiyle son buldu. Kaya’nın ‘Sevgi Duvarı’ (1990) albümünde ‘Dardayım’ adlı ezgiye ‘Bugün de Ölmedim Anne’ adlı şiirini kattı.
https://www.youtube.com/watch?v=S5xhwYVkh_4
Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bu gün de ölmedim anne.
Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bu gün de ölmedim anne.
Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bu gün de ölmedim anne.
Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider?
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar
Bu gün de ölmedim anne.
7. Ali Çınar
Ahmet Kaya’nın çok bilinen parçalarının belki de hiç bilinmeyen şairi ise Ali Çınar’dır. ‘Sevgi Duvarı’ albümünde ‘Kendine İyi Bak’ ve ‘Hep Sonradan’ ezgileri varken, ‘Tedirgin’ (1993) albümü ise adeta bir Ali Çınar albümüdür. Albümde yer alan 11 şarkıdan 6’sının sözleri Çınar’a aittir. Bunlar ise, ‘Tedirgin’, ‘Derin Bir Ah Çektim’ (Ahmet Kaya ile beraber), ‘Yazamadım’, ‘Sevemezsin’, ‘Elektro Şok’ adlı ezgilerdir. Çınar’ın bir dönem televizyonlarda magazin servisi müdürlüğü yaptığı bilinir.
Yan yana geçen geceler unutulup gider mi
Acılar birden biter mi
Bir bebek özleminde seni aramak var ya
Bu hep böyle böyle gider mi.
Suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi
Dikenleri göğü deler mi
Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya
Bu hep böyle böyle gider mi.
Kendine iyi bak beni düşünme
Su akar yatağını bulur
Kendine iyi bak beni düşünme
Su akar yatağını bulur.
İçimdeki fırtına, kör kurşunla diner mi
Kavgalar kansız biter mi
Bir mavzer çığlığında seni aramak var ya
Bu hep böyle böyle gider mi
Şu kahpe dünya seni bana düşman eder mi
Dostluklar birden biter mi
Bir kardeş selamında seni aramak var ya
Bu hep böyle böyle gider mi
Kendine iyi bak beni düşünme
Su akar yatağını bulur
Kendine iyi bak beni düşünme
Su akar yatağını bulur.
8. A. Hülya Özzümrüt
Kaya’nın ‘Dokunma Yanarsın’ (1992) adlı albümünde devrimci bir militan olan ve uzun yıllar hapishanede kalan A. Hülya Özzümrüt’e denk geliyoruz. Özzümrüt, ‘Merhaba’ şiiriyle albümde yer alıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=QXb8WkFsHVg
Yağmur yağsın isterdim bu sabah
Merhaba soylu sevdam, merhaba
İpil ipil düşsün betona
Merhaba sevgili vatan, merhaba.
Ve üç gece güvercini
Nazlı nazlı uçsun buluta merhaba
Bütün sabahların bu saati
En fazla sevdiğim vakit
Son kez; merhaba…
9. Süha Tuğtepe
24 Haziran 2009’da yaşamını yitiren Süha Tuğtepe’den geriye kalan çok sayıda şiirden biri de Ahmet Kaya tarafından bestelenen ve ‘Dokunma Yanarsın’ adlı albümde yer alan ‘Kenar Mahalleli’ adlı şiirdir.
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen parasızdır ceplerim
Fabrikada satılık sendika
Ağzımı açsam sokaktayım.
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen kavga ederim
Markette köpek öldüren şarabı
Bekçilerle naralı gecedeyim.
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen kılıksız gezerim
Beyoğlu’ nda pupa yelken polisler
Rüzgarına değer sopa yerim.
Bir kenar mahalleliyim
Mecburen uzaktan severim
Ev önlerinde babalar
Kızlarına baksam cinayet sebebiyim.
10. Zeynep Talu
Şimdiye kadar Türk pop şarkıları ile yabancı şarkılara yazdığı sözlerin 800’ü bulduğu belirtilen Çiğdem Talu’nun kızı olan Zeynep Talu’nun ‘Yeter’ adlı sözleri Ahmet Kaya’nın ‘Şarkılarım Dağlara’ (1994) albümünde yer alıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=49BMCjvyiy4
Bilmediğim bir şey söyle bana
Mutluluğu anlat mesela
Bilmediğim bir şey söyle
O çok duyduğum yalanlar olmasın
Bilmediğim bir şarkı söyle bana
Sözlerinde ayrılık olmasın
Yeter bu Dünya’nın cefası derdi
Yeter boş yere kaç bahar tükendi
Yıllarca kendimi kahrettiğim yeti
Gel bana Bilmediğim bir şeyler söyle
Yıllarca dinlediğim aynı masallar yetti
Gel bana Bilmediğim bir şeyler söyle
Bilmediğim bir şey söyle bana
Gülmeyi anlat mesela
Bilmediğim bir şey söyle
Ezbere bildiğim dertler olmasın
Bilmediğim bir şarkı söyle
Gözlerimde hüzün bırakmasın.
11. Orhan Kotan
Kürt siyasi hareketinin önemli isimlerinden olan ve gazeteci, araştırmacı, şair kimliğiyle bilinen Orhan Kotan’ın Kaya’nın albümlerine gizlenmiş önemli insanlardan biridir. Aynı Kaya gibi sürgün hayatı yaşayan Kotan, üç şiir kitabı, sayısız makale, araştırma-incelemeyle, arkasında dev bir hazine bıraktı ve 9 Temmuz 1998 tarihinde yaşamını yitirdi. Ahmet Kaya’nın ‘Şarkılarım Dağlara’ albümündeki ‘Gururla Bakıyorum Dünyaya’, ‘Dosta Düşmana Karşı’ (1998) albümüne adını veren şiir Kotan’a aittir. Ayrıca Kaya’nın hayattayken seslendirdiği ve 2006 yılında sevenleriyle buluşan ‘Gözlerim Bin Yaşında’ adlı albümündeki neredeyse bütün şiirler Kotan’ın şiirleridir.
Birer birer, biner biner ölürüz
Yana yana, döne döne geliriz
Biz dostu da düşmanı da biliriz
Vurulup düşenler darda kalmasın
Çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı
Çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum
Ve kederin
Ve solgun yüzlü işçilerin üzerine
Dağ başlarının hırçınlığı savruluyor benden
Çünkü beni ateşiyle dimdik tutan kin
Çünkü benim gözbebeklerimde tutuşan şafak
Miting afişleri cesur pankartlar
Ve binlerce militan
Derin denizlerin aydınlığı
Zorlu sabahlar
Gökyüzü ve lale
Sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata
Çünkü ben sevdiğim kızı
Yaşamak gibi halkım gibi sevdiğim kızı ki şiirini yazamayan
Ve türküsünü söyleyemeyen halkım gibi
Binlerce ve binlerce kurşunlanan halkım gibi
Zincire vurulan
Savaşlara yollanan
Vergilere bağlanan halkım gibi
Felç olmuş yalnızlıklara bırakarak
Büyük acıların ve gözyaşlarının içine bırakarak
Şiirlerimin bir bıçak gibi ışıldadığı
Devrim türkülerini
Ve başkaldırmayı öğreten dudaklarını
Bir kere olsun öpmeden
Bir kere olsun tutamadan kaygısızca
Serin bir yaz gecesi gibi ürperen ellerini
Hatta boynunu ve ayak bileklerini
Bilemeden, Bilemeden, Bilemeden
Vurdum yüreğimi şanlı kavgaya
Barışın ve özgürlüğün dağlarına yürüyorum işte
Yiğitsen uslandır beni
Ey yasakların, kahpeliğin
Ve soygunların koruyucusu
Türkü çağıran kızlarımı sustur
Ve kahraman oğullarımı mezar kaza kaza kederli, kızgın
Tohum serpe serpe hünerli
Ve sömürüle sömürüle bomboş
Ve açlığın ve zulmün izlerini
Derin uçurumlarında taşıyan ellerimi
Naçaklara ve tırpanlara sarılan ellerimi
Mavzerlere sarılan ellerimi
Zincirlere vur gücün yeterse
Ama adına yaşamak dersen
Re-zil-ce
Çatlayan tomurcuğun
Doğan çocuğunu çığlığını duymadan
Gül benizli sevgilinin
Titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya
Korka korka, yana yana
Her gün biraz daha derinden
Her gün biraz daha kapkara duyarak ölümü
Aç ve arkasız
Köpekleşerek yaşamak dersen
Bu yürek
Çat diye çatlasın be
Kirsiz passız
Arı duru özümüz
Namussuza kanlı hançer sözümüz
Çok uzaktır dostlar bizim yolumuz
Durana yürüyene bin selam olsun.
Gel gelelim parlayan güneşi
Emekçi halkların
Kahraman halkların güneşini
Şehvetle içine dolduran toprak
Şimdi sımsıcak şimdi ulaşılmaz
Şimdi olgun meyvalarla dolu
Bahar bahçelerini sarmaktadır dünyaya
Ve gülbenizli sevgilinin dudaklarında hayat
Bizi aşka ve kavgaya çağırmaktadır
Bıçak kemiğe dayandıgı
Ok yaydan fırladığı için değil
Bu bezirgan saltanatı
Bu zulüm bitsin diye
Ağaran günler için
Yeni bir dünya uğruna
Yüzlerinde cesaretin onuru
Ve imanlı gücü döğüşen dünyanın
Ve ölüme
Gülerek koşan genç savaşçıların
Albayrakları dalgalansın
Dalgalansın, dalgalansın
Kinle boğuşan yorgun yüreği
Aydınlansın diye anamın
Dişleri sökülmüş kederli ağzı
Ağlamaya hazır gözleri
Safrası, ve sonsuz dağları eriten sabrı
Merhameti
Yani bir bütün halinde insanlığımız
Yunsun arısın diye durgun pınarlarda
Alınterinin namusu kurtulsun diye
Kurtulsun diye sıcak somun
Acı soğan ve çiçekli basmalar
Ahdettik, vefa ettik
Kelle koyduk
Ölen ölür dostlar
Düşmanlar heyy
Kalan sağlar…
12. Gülten Kaya Hayaloğlu
Ahmet Kaya’nın eşi ve Yusuf Hayaloğlu’nun kardeşi olan Gülten Kaya Hayaloğlu, Kaya’nın Ara Dinkçiyan ile birlikte bestelediği ve ‘Şarkılarım Dağlara’ albümünde yer alan ‘Ağladıkça’ adlı ezginin yanı sıra, ‘Yıldızlar ve Yakamoz’ (1996) albümündeki ‘Turuncu Gemi’, ‘Dosta Düşmana Karşı’ albümündeki ‘Ay Gidiyor’ ile ‘Hoşçakalın Gözüm’ (2001) albümündeki ‘Al Öfkemi’ adlı ezgilerin söz yazarıdır.
Dağlarda öfkeli başım
Serhat’ta hep akşam oluyor
Nasipsiz kıştan mı, yağmurdan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça, ağladıkça dağlarımız yeşerecek
Görecek, göreceksin
Ağladıkça, Ağladıkça
Geceyi tutacağız göreceksin, göreceksin
İlk yazda bitti telaşım
Alnımda hep kavga duruyor
Vakitsiz hırstan mı
Bahardan mı yoksa aşktan mı
Ağladıkça, ağladıkça bozkırlar yeşerecek
Görecek göreceksin
Ağladıkça, Ağladıkça
Güneşi tutacağız göreceksin, göreceksin.
yusuf hayaloğlu gibi bir şairi bu listenin dışında tutmak da ne bilim ? …
Hocam merhabalar. Haberin içeriği, “Ahmet Kaya albümlerinde gizli kalmış 12 şair” başlığından da görüleceği üzere gizli kalmış, bilinmeyen şairlerle ilgili. Yusuf Hayaloğlu, Ahmet Kaya şarkılarında gizli kalmış değil, hatta o şarkılarla bilindik hale gelmiş bir şair. Yoksa listede Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Atila İlhan, Yılmaz Odabașı da yok.
Georgi Svejin (1922-2001) Bulgar hekim ve şair. Gerçek adı Georgi İvanov Neykov.
https://literaturensviat.com/?p=23351
Hasan Hüseyin Korkmazgil’i listeye bile almamıssınız.
Amenna
Öyle Bir Yerdeyim ki
Acılara Tutunmak
Kadınlar
Güzel Günler
Ortadoğu