“Ölün istiyorum artık. Yalnız bir kere yetmez, bin kere ölün!
Bir kere Pozantı’da tecavüze uğrayıp ölün.
Bir kere tecavüzcünüzle evlendirilip intihar edip ölün.
Bir kere sahte delillerle hapse atılın, kahrınızdan hasta olup ölün.
Bir kere hakların için hükümeti protesto ederken hükümet tarafından başından silahla vurulup ölün.
Bir kere mehmetçik olun, kapitalistlerin uydurma savaşları için ölün.
Bir kere koca şehrin göbeğinde, otoyolda sele kapılıp ölün.
Bir kere kafanıza gaz kapsülü atılsın, öyle ölün.
Bir kere kullanma tarihi geçmiş gazı 5 cm’den yüzünüze ağzınıza sıksınlar, kanser olun ölün.
Bir kere gecenin karanlığında, sokak ortasında “vurma ölüyorum” diye bağırırken dövülerek ölün.
Bir kere soğuktan donup ölün. Bir kere dere yatağına yapılan ruhsatlı evin çöküntüsünde ölün.
Bir kere grizu patlasın “güzel ölün”. Bir kere karbonmonoksit zehirlesin, kafanız iyi ölün.
Arkanızdan “kader, bu işin fıtratında var, ekmek almaya gitmiyordu teröristti, biliyorsunuz alevi, kısa etek giymeseydi, altı üstü bir kaç kelle” demeyeceğime yemin ederim.
Betonun altında ölmeden hemen önce çekilen son fotoğrafınızı çerçeveletip bana hediye ettiklerinde, yanında sırıtarak poz vermeyeceğime yemin ederim.
3 dakika iş bırakma eylemi yapıp dalga geçmeyeceğime yemin ederim.
Ananızı yuhalatmayacağıma, yakınlarınızı azarlamayacağıma ve yerde tekmelemeyeceğime, yemin ederim.
Sözüm söz! Siz yeter ki ölün…”